Bu Blogda Ara

10 Haziran 2013 Pazartesi

Kredi Kartı Sözleşmeleri

08D0C9EA79F9BACE118C8200AA004BA90B02000000080000000E0000005F0054006F0063003300350035003800300031003300380031000000

Banka kredi kartı ile banka kartı ayrımı:
Günümüzde yaklaşık olarak 70-80 milyon kredi kartı var. Birden bire herkesin hayatına girdi.
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu kabul edildi. Böylece ilk yasal düzenleme oluşmuş oldu.
Kredi kartı ilk başta müşteri veya taksit kartı olarak çıkıyor. Sadece kendi müşterisi için şubelerde geçiyor. Bunun ilk çıkışı bir benzin istasyonu ile ülkenin her yerindeki istasyonlarda kredi ile benzin verilmek için oluşuyor.
Para bulunduktan sonra uzun süre para kullanılıyor. Onun yerine çek icat ediliyor. Fakat çek pek uygulanmıyor. Dar bir ticaret erbabı tarafından kullanıldı. Ama kredi kartı o kadar hızlı yayıldı ki aklınız almaz.
Yargıtay’ın %1290 faize 19. Dairenin normal dediği bir kararı var. Hocalarımızın çoğu hukuk müşaviri olduğu için buna hocalarda destek oluyormuş.
Genelde faiz kısmı boş konulup icraya konulduğunda 3000-5000 olarak dolduruluyordu. Buna kartopu faiz oranı deniyordu. Banka günü güne ödeyen müşteriyi sevmiyor.
Kredi kartının son ödeme gününde asgariyi değil tamamını ödeyince çok güzel bir enstrüman. Bankacılar bu tür müşterileri sevmez
Böyle bir kaos ortamı vardı. Meclisten banka lobisine rağmen kanun çıktı. Çünkü hepsi yargılanıyordu.
Bizim kredi kartı ilişkimizde kart çıkaran bir banka var. Bir kart sahibi var. Birde bu kartı kullandığımız iş yeri var. Ama bu bankaya bu lisansı veren dev firmalar var. Mastercard Visacard filan var. Bugün kartın %90 ülkede kullanılıyor. Ama yerel firmalara izin verilmiyor. Öyle bir sistem kurulmuş durumdaki, siz her yaptığınız işlemde o dev firmaların oturduğu yerden komisyon gidiyor. Herkese yayıldığı için bu küçük komisyonlar biz farkında değiliz. Ancak bu toplanınca herkese patlıyor.
Kart sözleşmeden doğan edimlerin yerine getirilmesi için size sunulması gereken bir alettir. Apartmanın kapı anahtarı gibi. Arabayı verirken kontak için para ödemiyorsunuz. Ama adam size istediği kadar kredi versin ama o kartı vermezse kolayca kullanamıyorsunuz. Birde o kartı verdiği için sizden para alıyor.
Kartların çeşitli sınıflandırmaları var. mesela 2 taraflı kredi kartı ve çok tarafları kredi kartları var. Artık iki taraflı kredi kartları kalmadı. Bu marketlerin filan verdiği bir şeydi. Artık hepsi çok taraflı kredi kartıdır.
BKM à Bankalar arası kart merkezi var. Siz ne yaparsanız yapan bu sisteme gidiyor. Bankalar arası kart merkezi odluğu için her ATM kabul edebiliyor zaten.
Kredi kartının en önemli noktası sahtekârlıktır.
İtalya’da adamın teki sahte ATM kurmuş. Gelip rızanla parayı yatırıyorsun. Borç ödüyorum diyorsun adam alıp götürüyor.
Haftaya ödev mi ders mi kararlaştıralım.
Ernest Hirsch’in anılarını okuyabilirsin hacı abi!

27 Şubat 2013


5464 sayılı kanun metni elinizde olsun. Zaten 3-5 sayfalık bir kanun. Kanunun tüm maddeleri değil bizi ilgilendiren maddeleri önemli. Çünkü orada BDDK ile ilgili olarak hükümler var. Bizi ilgilendiren boyutu, birincisi bankalara karşı tüketici sıfatı taşıyan kredi kartı sahiplerinin korunması; diğeri kredi kart sahtekârlığına karşı üye işyeri, banka ve kart sahibinin korunması, bir diğeri üye iş yeri ile kart sahibine göre de borçlar hukuku genel hükümlerine göre çözüyoruz.
Aslında 3 taraflı bir hukuki ilişkidir. Aslında 4 taraflı ama biz 4.yü ihmal ediyoruz. Lisans veya ruhsat veren şirketleri. Bankalarla, lisans veren kuruluşlar arasındaki ilişki bir hukuki ilişki ama bu dersin konusu değildir.
Kanunda ısrarla hamil deniyor ama biz hukuken kart sahibi diyoruz. Çünkü kimin adına çıktıysa onu kullanıyoruz.
Dün gazetede de vardı ama güzel bir karar vardı 10. Ceza dairesinin dinlemeler ile ilgili verdiği. 2012/9688 sayılı dinleme kararı ile ilgili. Başka bir suç ortaya çıkıyor dinlemede. İki temel görüş vardır; iki sistem var biri kardeşim ne olursa olsun ben suçluyu bulurum. Herkesi işkenceye tutup kim itiraf ederse onu mahkûm eder. Diğeri sadece hukukun emrettiği araçlarla ceza sağlarım deniyor. Çünkü kolaya kaçılan husus şudur. 9-10 ay dinleniyor. Polis gerçekten biliyor. Maddi delili başka türlü bul diyor. Güzel ve yeni bir karar. Kişilik haklarını koruması bakımından önemli. Konumuzla ilgili değil ama bilin işte. 10. Daire uyuşturucu işlerine bakan dairedir. Dinleme kararı olsa da olmasa da o sistem yakalanıyor. Başbakanlık cumhurbaşkanlığı, örgüt, PKK filan denilince bilgisayar yakalıyor ve dinleme kararı olmasa da belirleniyor.
“Acı masuma da yalan söyletir.” Montesquieu
Biz burada 3 türlü sözleşme ilişkisini taraflarını hukuki niteliğini, tarafların haklarını ve borçlarını inceleyeceğiz. Birincisi banka ile kredi kartı arasındaki kredi kartı sözleşmesidir. Bizim üst başlığımız kredi kartı sözleşmeleri. Kredi kartı sözleşmeleri denilince, hem banka kart sahibi arasındaki kredi kartı sözleşmesi hem de banka ile üye işyeri arasındaki üye işyeri sözleşmesi hem de üye işyeri ile tüketici arasındaki sözleşme olan borçlar hukuku sözleşmelerini inceleyeceğiz.
Şimdi banka ile kredi kartı sözleşmesi arasında kendisine özgü yapısı olan hukuki bir sözleşmedir. Bu yasayla düzenlenmemişti ama bu artık 5464’te düzenlenmiştir.
Bizim iki türlü sözleşmemiz var. Biri banka kartı, diğeri kredi kartı. Banka kartı dediğimiz aslında banka ile mudi (mudi edilen, tevdi edilen para, mevduat hesabı (bırakılan para)) Oradaki olay şudur: Siz paranızı korumak, saklanmak ve mislen iade edilmek üzere yatırıyorsunuz. Yoksa seri numarası bu bak bunu harcama demiyorsunuz. Veya faizli olabilir faizsiz olabilir.
Katılım bankacılığı diye bir şey var. Faiz kâr payı olarak adlandırılıyor. Adamcağız faiz almadığını zannediyor ama faiz alıyor. Faizin adı o bankalar bakımından kâr payıdır diyor. Karzda da böyledir ya; ivazlı veya ivazsız olarak bir miktar para veriyorum. Ben sana %10 faizle geri ödeyim dediğinde ivazlı karz oluyor.
İşte bankalar bakımından aslında bir nevi karz sözleşmesidir. Banka kartları (bankamatik kartı, paramatik filan) ile aslında sizin karz sözleşmesi ile bankaya bıraktığınız paraya ulaşmanızı sağlayan bir araçtır. Evin anahtarı gibi. Ama bu kolaylıktır. Bunun dışında da kimlikle filan bankadan çekebiliyorsunuz. Menüye girince vadesiz hesabım kredi kartı hesabım diye bağlanabiliyor. Banka kartına kredi kartı bağlanınca onu kredi kartı haline getirmiyor. Bir kart ile her işlemi yapabiliyorsunuz bazı bankalarda. Hukuki niteleme bakımından her biri ayrı bir hukuki ilişkidir.  Banka kartı sözleşmeleri bizim dersimizin konusu değildir. Biz sadece bu ilişkinin kredi kartı boyutunu inceleyeceğiz. Kredi kartı da bir kimsenin hiçbir hesap ilişkisi bulunmaksızın. Bir kişiye banka belli bir üye işyerlerinde (ilk çıkış noktası) alışveriş yapma olanağı sağlıyor. Siz bu yere para ödemiyorsunuz. Banka sizin yaptığınız alışverişin bedelini üye işyerine ödemeyi taahhüt ediyor. Siz alışverişi yaptınız bankaya da ödemediniz. Zaten üye işyeri size gelemez. Siz banka ile üye işyeri arasında yapılan sözleşmeye dayanıyorsunuz.
Bir mağazaya gidince kartı çıkardınız; bana ne kardeşim para ver derse ne olur? Ama üye işyeri ile banka arasındaki sözleşmeye konulan bir hüküm ile bu belli limit ile bunu ödeme aracı olarak kullandırmayı kabul ediyor. Bu nedir? 3. Kişi yararına sözleşmedir. Eksik üçüncü kişi yararına sözleşmeden sözleşmeye taraf olmayan 3. Kişinin doğrudan doğruya talep hakkı yoktur. Tam da ise doğrudan doğruya o sözleşmeye dayanarak talep hakkı varsa oluyor. Bunun tipik örneği sigorta sözleşmeleridir. Çünkü kredi kartı sözleşmeleri yeni şeyler çok örnek olarak verilmiyor.
Eskiden havale postaneyle gelirdi. Orada biz ne derdik?  à Siz lehtarsınız burada. Para postaneye yatmış. Ama siz onu çekebiliyorsunuz. Onun gelişmiş şekli kredi kartıdır.
Kredi kartında ne var tabi? à Siz üye işyerinden alışveriş yapıyorsunuz. Mesela otele gidip hizmet satım filan olan bir karma sözleşme yaparsınız. Ama bunun karşılığında sizin bedel ödeme (satımda semen, kirada kira parası) borcunuzu nakit yerine kredi kartı ile ödeyebiliyorsunuz. Yani üye işyeri onu ödeme aracı olarak kabul edebiliyor.
Bedel edimini siz kart ile yerine getiriyorsunuz bunu sizin adınıza banka üstleniyor. Siz parayı kime ödüyorsunuz? à Siz bankaya ödeyin veya ödemeyin, banka sizin ediminizden bağımsız olarak onu ödemek zorunda.
Şimdi hukuki niteleme bakımından burada üçlü bir ilişki var. Hatta şöyle à bu sözleşmelerden her birinin varlığı diğerine bağlı olan bir sözleşme ilişkisi. Aslında teorik olarak her biri bağımsız bir sözleşme, fakat her birinin varlığı (geçerliliği demiyoruz o yanlış olur çünkü) birinin varlığı (işe yararlılığı) diğerine bağlı. Siz sadece banka ile sözleşme yaptınız. Kredi kartı sözleşmesi. Banka hiçbir üye işyeriyle sözleşme yapmadı. Tamam, geçerli ama hiçbir işe yaramıyor. Yani bu her sözleşmenin de varlığı ve hukuken geçerlilik demiyoruz ama işlerliği diğerinin varlığına bağlıdır. Yani biri kurulmadan ve geçerli bir şekilde ortaya çıkmadan diğer sözleşmenin geçerliliği olmuyor. Mutlaka üye işyeri ile sözleşme yapmanız ve onun da bundan istifade edebilmesi için sizin o üye işyerinden alışveriş yapmanız lazım. Dolayısıyla biz derste önce banka ile kredi kartı arasında sözleşmeyi daha sonra banka ile üye işyeri arasındaki sözleşmenin taraflarını hukuki niteliğini inceleyeceğiz. Daha sonra diğer mal ve hizmet alanına tabi olan sözleşmeleri (borçlar hukuku sözleşmeleri) –bizi ilgilendirmeyen- [Tek farkı para yerine kart ile sağlanmış oluyor.] inceleyeceğiz.
Siz hangi bankadan alırsanız alın kartı, banklar arası işlem merkezinden yapılıyor işlemi.
Diyelim siz 100 liralık alışveriş yaptınız. Banka diyelim ki bunun 5ini Visa’ya MasterCarda’a filan gönderiyor. Kalıyor 95 filan. Böyle böyle komisyonlar arada dağılıyor. Sonuç olarak kredi kartını kuran şirket, gerek bankalar, gerek üye işyerinin tamamı sizin paranız üzerinde komisyonu alıyor. Yani konu mankeni biziz. Bizden çıkan parayla dağıtılıyor.
Bankalar arası kart merkezinin kurduğu sistem Almanya’dan Amerika’dan filan daha iyi işliyor. Çok ilginçtir. Fransa İngiltere ve Almanya’dan ileriyiz bu konuda. Bizde kullanma şeklide onlara göre daha fazladır. Kıbrıs’ta da ders veriyormuş hoca. Oraya şey yazmışlar. 3,5 lira limit vardır diye.
Dolandırıcılık, sahtekârlık vs. de bizde daha fazladır. Şeytanın aklına gelmeyen kredi kartı dolandırıcılığı vardır. Hiç başka bir milletin aklına gelmeyen şeyler bizimkilerin aklına gelmiş. Keşke bunu da iyi yönde kullansak.
Her ülkede 50 milyar 100 milyar dolara yakın sahtekârlık dönüyor ama onu da sigorta karşılıyor. Sigortayı da bir şekilde bizden alıyorlar.
Eskiden bu hafta çalınan kartlar diye liste gidiyordu. O işyerine gidene kadar adam kartı boşaltıyordu. Ama şimdi direk bloke oluyor ve bu sayede kısmen azaldı.
Kredi kartını kötüye kullanma. Bu ilk bankadan başlıyor. Sizin kimlik bilgilerinizi alıyorum. Kart çıkarıyorum. Siz anca 45 gün sonra ödeme ekstresi gelince fark ediyorsunuz. Ama boşaltılmış oluyor bile. Bizi kredi kartının kart sahibine teslim edildiği andan itibaren yaşanan sahtekârlık ve kötüye kullanmalar ilgilendiriyor. Ondan öncekiler yani verilen örnekteki ilgilendirmiyor. Yani adam çalıştıranın sorumluluğu filan vardır burada bankanın.
Banka kaynaklı sahtekârlıkların ortaya çıkması zor oluyor. Çünkü bunu başındaki kişi yapıyor.
Kredi kartlarının kötüye kullanması bir kere çalınma kaybedilme gasp edilme diye elden çıkma yolları var. Kredi kartının çalınması halinde eğer ilk 24 saat içinde haber verirseniz ondan sonraki kullanmalardan sorumlu olmuyorsunuz. Bir de bunun AB direktifi var. 150 €'luk bir limiti karşılıyor. Gaspta da yapılacak bir şey yok. Çünkü zorla irade dışında çıkıyor. Kaybedilmede…
Mahkeme kartı koru diyor bir başkasının cebinden alınan kart için. Yani kaybetmeseydin deniyor. Ama biz neyi örnek veririz genelde. KTK’ da gerekli önemleri almadın filan diyoruz. Ama kredi kartı açısından bu kadar sert olmuyor. Mesela bir adama veriyorsunuz para çek diye adam iki katı parayı çekiyor. Siz bankaya karşı yine sorumlusunuz çünkü güvenilir adam seçseydin ama güveni kötüye kullanmaya gidebilirsiniz.
Süleyman Yılmaz’ın mail adresini hoca sonra bildirecekmiş.
Oylama sonucu bundan sonra ders olacak hep.

Kredi kartı türlerini anlatılıyor herhalde. Dersin başına geç kaldım.
Bir ayrımda kullanılan coğrafi alana göre. Gerçi bu ayrım artık pek kalmadı ama türleri: 1)Yurtiçi, 2) Yurtdışı, 3) Yurtdışı kredi kartları var. Ama artık neredeyse hepsi 3. Grupta.

Kredi Kartının Yarar ve Sakıncaları

3 yönden inceleyeceğiz. Kart sahibi açısından,

1)Kart sahibi Açısından Fayda ve zararları

Birincisi ve en önemli yararı, nakitsiz ödeme aracı olmasıdır. Kart sahibi nakit paraya ihtiyaç duymadan günün her saatinde alışveriş yapabiliyor.
İkinci faydası, para taşıma zorunluluğunu ortadan kaldırması. Nakitsiz ödeme olmasının doğal bir sonucudur aslında bu. Kredi kartınız varsa yüklü miktarda nakit taşıma ihtiyacı yok. Paranın çalınması kaybolması gasledilmesi gibi zararları ortadan kaldırıyor. Cüzdan düşse bile bir şey olmuyor.
Üçüncü en önemli faydası, taksitle alışveriş olanağını sağlaması. Burada çok önemli bir ayrım yapılması gerekiyor. Siz iki türlü taksit yapıyorsunuz. Biri siz peşin alıyorsunuz ama asgari ödeme miktarını ödeyerek size taksitle almış gibi ödeme olanağı sağlıyor. Birincisinde üye işyerinden mal alırken zaten taksitle alıyorsunuz. Orada faiz ilemiyor. Diğerinde peşin alıyorsunuz. Banka size taksit yapmıyor aslında; alışverişi taksitle yapamıyorsunuz. Borcunuzu taksitle ödüyorsunuz. Asgari ücreti ödeyerek. Çok faiz olması ayrı bir konu ama böyle bir imkân var.
90’lı yılların sonundan itibaren artık kredi kartlarının kredi kartı olma işlevi yanında ayrıca nakit kredi olanağı sağlanıyor. Yani ATM’lerden limitler içinde nakit çekebiliyorsunuz. Banka için şöyle faydası var. Banka kredi vererek işini yürütür. İşte sizin açınızdan da uzun kredi araştırması vs olmadan anında kredi sağlamış olunuyor. Yani hiç kart olmadan müracaat etseniz kefil, ana adı baba adı filan uğraşmaktansa böyle bir imkân veriyor. Nakit avans ayrı bir olay ama burada size bir kredi sağlıyor. Limit halinde her gün 1000 çekersiniz ve size verilen limiti nakit haline getirirsiniz.
Diğer bir yararı, yabancı ülkelerde mal ve hizmet sağlamasıdır. Yani yurtdışında dövizi TL’ye çevirmeden filan dilediğiniz mal ve hizmeti sağlıyorsunuz.
Bir yarar daha var ama bu Türkiye için değil. Kredi kartı sahibine saygınlık kazandırmasını sağlıyor. AB ve Amerika’da gerçek ödeme gücü olana veriliyor. Ona diyorlar ki banka güvendiğine göre parası var deniyor. Ama bizde yolda geçerken elimize kart tutuşturdukları için böyle bir şey olmuyor. Kredi kartıyla giderseniz terörist mi filan diye bakmaz. Ama nakite oda yok diyebilir.
Diğeri kart çıkaran kuruluşun özel hizmetlerinden yararlanma. Mesela havaalanına gidiyorsunuz VIP odalardan faydalanıyorsunuz. Veya para puan bonus puan filan oluyor. İşte böyle ilave hizmetleri var.
Veya belli dönemlerde ücretsiz dergi gönderiyor.

2)Üye İşyeri bakımından Kredi kartının Faydası

Birincisi müşteri sayısının artması var. Bu nedir? à En önemli yararı müşteri sayısının artmasıdır. Çünkü kredi kartı sahibi o kartı kullanmak için o kartın kullanıldığı yeri arar. Şimdi artık her yer her kartı kabul ediyor. Ama eskiden burası visa’yı kabul ediyor burası mastercard’ı kabul ediyor diye kabul eden yeri arıyorlarmış.
İkinci en önemli faydası, mal ve hizmet bedellerinin tahsili güvencesidir. Çünkü üye işyerleri kredi kartı ile yaptığı alışverişlerin bedelini zahmetsizce gidip bankadan tahsil ediyorlar. Bankanın beni dolandırdı deme hakkı yoktur. Eğer geçerli bir kart kullanıldıysa iş yeri gidip bankadan alıyor. Yani banka sizden 20-45 gün içinde tahsil ediyor ona da 15 gün koyup iş yerine parasını veriyor.
Üçüncü fayda ise ücretsiz reklam ve tanıtım olanağıdır. Kredi kartı sistemini kuran bankalar üye işyerinin reklamını yapmış oluyor aslında. Mesela mart ayında hindinin kilosu 4 liradan diye reklamlar veriliyor. Dolayısıyla banka sizin reklamınızı yapmış oluyor.

3)Kredi kartı Çıkaran Kuruluş açısından yararları

Birinci yararı kredi kartı sahibinden kazanç elde etmesi. Her yıl bir ücret ödüyor. Kart yenileme ücreti adı altında.
İkinci faydası ise üye işyerinden komisyon almasıdır. Siz diyelim 100 lira yatırıyorsunuz banka bunun mesela 90 lirasını iş yerine veriyor. 10 liranın 5’ini üst kuruluşa veriyor filan. Yani sözleşme yaptığı iki partnerden de kazanç elde etmiş oluyor.
Bu üç taraf dışında

Ülke ekonomisi yönünde kartın yararı var.

Birincisi ekonomi ve ticaret hayatını canlandırıyor. Gerçekten doğru bu.
İkincisi ise vergi kaybını önlemesidir. Çünkü her işlem sistemde gözüküyor.
Üçüncüsü ise ülkeye döviz sağlıyor. Ama zararlarını da anlatırken tersi de oluyor.
Gelelim sakıncalarına

Kredi kartının Sakıncaları

1)Kredi kartı sahibi yönünden sakıncaları

 Birincisi gereksiz harcayama yol açmasıdır. En önemli sakınca bu diyor doktrin. Nakit para gerekmediği için kart sahibi ihtiyacı bulunmayan bir malı veya ödeme gücünün çok üstündeki bir malı alabilir. Karta güveniyor, hiç ödemeyecekmiş gibi veya nasılsa öderim diye, tüketici psikoloji açısından bizi tüketime sevk ediyor. Normalde nakitle olsa az kaldı deyip daha az harcarsınız.
İkincisi mal ve hizmet fiyatlarının yükseltilmesidir. Kredi kartı ile yapılan alışverişlerde üye işyeri komisyon ödediği için, fiyata ekliyor bunu ve buda kart sahibinden çıkmış oluyor.
Üçüncüsü her yıl kart ödeme zorunluluğu. Her ne kadar tüketici mahkemeleri bunu kaldırsa da yasal bir düzenleme olduğu için sadece başvuranlarınki kalkıyor. Yani herkes için bir sonuç değil bu.
Dördüncüsü ise yüksek faiz oranlarıdır. Ama artık keyfi olarak belirleniyordu ama şimdi faizin nasıl hesaplanacağı belli. Ve merkez bankasına verilmiş bu. Madde 26’da var mesela. Eskinden size şunu yapıyordu. Alış veriş yaptınız, hesap özetinin düzenlendiği ve hesap kesim tarihinden önceki tarihe kadar faiz işletiyorlardı. Ama artık bunu kanun kaldırdı. Faiz oranlarını da 3 ayda bir merkez bankası düzenliyor.
Kıbrıs’ta da söylemiş hoca bunu. Birkaç katılım bankasının faiz vermediğini iddia eden arkadaşlara banka kartları ve kredi kartları kanunu 26. Maddesini açarsınız. 2. Fıkrada var bu. Bu şuna imkân sağlıyor. Biz kar payı dağıtıyoruz gecikenden de gecikme cezası alıyoruz diyor. Kanununda bu olmazsa faiz demesi gerekiyor ama kanun izin veriyor. Kanun koyucu böyle bir şekilde sahtekârlık yapmış oluyor.

2)Üye İşyeri Yönünden Sakıncaları

Birincisi kartı çıkaran kuruluşa komisyon ödeme. Üye işyeri kazandığı her paradan kartı çıkaran kuruluşa belli bir komisyon ödüyor.
İkincisi de zaman ve iş gücü kaybına yol açmasıdır. Nedir?--> Çıkan slipleri ayrı bir yere koruyor filan Ayrıca gidip bildiriyor filan. Ekstradan zaman ve iş gücü kaybına yol açıyor. Üye işyerinin yükümlülüklerinden kart sahibinin kimliğine filan bakması gerekiyor.
Üçüncü grup açısından ise hiçbir sakınca zarar ortaya çıkmıyor.

     Kredi Kartı Sözleşmeleri


İki taraflı kredi kartını anlatmayacağız. Üç taraflı kredi kartı sözleşmesini anlatacağız. Kredi Kartı sözleşmesi denilince üç taraf var demiştik. Ama kredi kartı sözleşmesi kart çıkaran kuruluş ile kart sahibi arasındaki hukuki ilişkiyi düzenleyen sözleşmedir. Genellikle ve hatta her zaman kredi kartı çıkaran kuruluş ile sözleşme öncesinde tek taraflı olarak ve matbu olarak düzenlenen sözleşmelerdir. Tarafların pazarlık olanağı olmadan ya imzala ya imzala sözleşmesi.
Kredi kartı sözleşmesi;(tanım) kartı çıkaran kuruluş ile kredi katı sahibi arasında akdedilen (kurulan),çerçeve niteliğinde, kendisine özgü yapısı olan, sürekli, öyle bir sözleşmedir ki bununla kartı çıkaran kuruluş kredi kartının üye işyerlerinde nakitsiz ödeme aracı olarak kabul edileceğini ve kart sahibinin yaptığı harcamaları üye işyerine ödeyeceğini; buna karşılık kredi kartı sahibi de kredi kartıyla yapılan harcamaları kartı çıkaran kuruluşa ödemeyi taahhüt eder.
Tam karşılıklı bir sözleşme. Tam iki tarafa yükleyen bir sözleşme olması için kartı kullanmış olmanız gerekiyor. Banka bak kullanmıyorsun kullanmazsan kapatmıyorsun diyemez. Eskiden karşılıklı taahhütleri havi (tam iki tarafa borç yükleyen-synallagmatik) olan bir sözleşme değildir. Kartı kullanınca ödeme borcu doğuyor ama kullanmazsanız yapacak bir şey yok.

Kredi kartı Sözleşmelerinin Unsurları

a)Tarafların Anlaşması

İlk olarak aklımıza ne geliyor. Bunu rızai bir sözleşme olduğu aklımıza geliyor. Sözleşmenin kurulması için tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanına ihtiyaç vardır. Bu aslında bir borçlar hukuku sözleşmesidir.
Kredi kartı sözleşmesinin kurulmuş sayılması için kartın verilmesi gerekmiyor. Ama bu bankanın sizin sözleşmeden kaynaklı edimlerini yerine getirmesi için bir araçtır. Yani arabanın anahtarı gibi. Siz arabayı satım sözleşmesi yapabilirsiniz. Ama anahtarı vermeseniz de mülkiyet geçmiş oluyor ya onun gibi bir şey. (bu örnekte bir yanlışlık olabilir.)
Uygulamada hiç kontrol edilmiyor ama iş ciddiyete binince farklı. Neden fotoğrafa bakmadın neden imzayı kontrol etmedin filan diyor.
Kredi kartı önceden bankaların hazırlayıp dikte ettikleri bir sözleşmedir.
Kartı çıkaran kuruluşun tek taraflı olarak genel işlem niteliğinde hazırladığı matbu sözleşme metni, hukuki niteliği itibariyle bir icaba davettir. Kredi kartı almak isteyen başvuru sahibinin bu matbu sözleşmeyi imzalaması icaptır. Sözleşme ne zaman kuruluyor? à Kartı çıkaran kuruluşun bunu onaylaması ise kabuldür.
Siz formu doldurdunuz imzaladınız. Normalde imzaladığınızda sözleşme kurulmuş olması gerekiyor zannediyoruz. Ama öyle değil. Bankanın onu sunması icaba davet. Sizin imzalamanız icap. Ama bankanın onaylaması ise kabuldür.
Tabi icap ve kabulün neler olduğunu biliyorsunuz.
Bu kanun çıkmadan önce 4822 sayılı kanunda TKHK’ YA bir 10A maddesi eklendi. Ona göre kredi kartı sözleşmesi tüketici kredisi sözleşmesi hükümlerine tabi kılınmıştır. O da nedir? à Geçerli olması için yazılı olması lazımdır. Eskiden böyle değildi. Doğrudan kartı yolluyorlardı. Sözleşmenin yazılı yapılması zorunlu idi.
İkinci unsur ise;

b)Süreklilik

Yani bu ani edimli bir sözleme değil sürekli borç ilişkisidir. Burada sözleşmenin belirli veya belirsiz süreli olması ile sürekli veya ani edimli olması ayrı olaylardır. İster bir yıllık olsun bu sürekli borç ilişkisidir. Üye işyeri sürekli olarak kabul etmeyi, banka da sürekli olarak bir edim yükleniyor.

c)Kredi kartının üye işyerinde nakitsiz ödeme aracı olarak kabul edilmesini sağlamak için faaliyette bulunma


d)Kredi kartı sahibinin harcamalarını kartı çıkaran kuruluş tarafından üye işyerlerine ödeme


Kredi kartı sözleşmesinin en önemli unsurlarından biri banka olarak biz bunu kart sahibiyle yapıyoruz. Banka, sen nerden alışveriş yaparsan yap ben o borcunu ödeyeceğim diyor. Yani üye işyeri ile yapılan sözleşmenin bedelini ben değil kartı çıkaran kuruluş ödeyecektir.
Bunu ikiz yükümlülüğü ise;

**Kredi Kartı Sahibinin Kredi kartı ile yaptığı harcamaların tutarını kartı çıkaran kuruluşa ödemesi

Demek ki ne oluyor. Banka ödüyor. Benim yaptığım tüm harcamaları üye işyerine değil bankaya ödüyorum.

Kredi Kartı Sözleşmesinin Hukuki Niteliği

Kredi kartı sistemi birinin varlığı ve geçerliliği diğerine bağlı üç ayrı hukuki ilişkiden oluşmaktadır. Sistemde üç ayrı sözleşme vardır. Biz kredi kartı sözleşmesi denilince kartı çıkaran kuruluş ile kredi kartı sahibi arasındaki hukuki ilişkiden bahsediyoruz.
Hukuki nitelik denilince, kartı çıkaran kuruluş sürekli olarak üye işyerlerinin kredi kartını nakit ödeme aracı olarak kabul edilmesi faaliyetinde bulunma zorunluluğu vardır. İşte burada istisna gibi sonucu taahhüt etmiyor. Bu yüzden bu bir iş görme sözleşmesidir. Bir faaliyette bulunulması gerektiği için.
Sözleşmede üstlenilen edimler bir nevi tam iki tarafa yükleyen sözleşme değil.
Hukuki niteliği diyoruz da bu sadece iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmenin dışında nakit avans çekme olanağı sağladığı için burada bir kredi ilişkisi de söz konusudur. Yani kredi kartı sözleşmesi içerisinde birden fazla sözleşme türüne ait edimlerin bulunduğu çerçeve niteliğinde kendisine özgü (sui generis) bir sözleşmedir.
Yani kartı çıkaran kuruluş ile kredi kartı sahibi arasındaki ilişki sürekli borç ilişkisidir.
Doktrinde almanlar bunu; istisna sözleşmesi, hizmet sözleşmesi, vekâlet sözleşmesi, cari hesap sözleşmesi gibi çok değişik hukuki nitelendirmede bulunmuşlardır. Ama en uygunu EBK 387. Maddeye göre biz onu uyguluyoruz. Şimdi kanunda düzenlendi ama burada olmayan hükümler için BK genel hükümlere gidiyoruz.
Şimdi ona hiç girmeyelim.
Şimdi biz alışverişi nerede yapıyoruz. Üye işyerinde. Parayı kime ödüyoruz? Bankaya. Şimdi burada biz bankaya bize ödeme emri gönderince, sana ne kardeşim ben gömlek aldım sana niye ödüyorum diyemiyoruz. Ya da kartı çıkaran kuruluş bana ne kardeşim başkası aldı diyemiyoruz.
Burada hukuki bir niteleme yapılması gerekiyor.
Borcun nakli mi alacağın temliki mi? à Biz gittik mağazadan alışveriş yaptım çekti. Ne var orada? à Üye işyerinin benden bir alacak hakkı var. Satım sözleşmesinin semenini ödemedik. Üye işyerinin bizden bir alacak hakkı vardır. O alacaklı ben borçluyum. Biz ne yapıyoruz teorik olarak? à O alacağını temlik ediyor bankaya. Banka da ona dayanarak gel bana öde diyor. Çark böyle işliyor. Ona dayanarak istiyor banka.
Sistem borcun nakli gibi değildir. Farklı bir müessese ama benzetme olsun diye anlatıyoruz. Alacağın temliki ile borcun naklini karşılaştırın klasik sınav sorusudur. Siz borcu kime naklediyorsunuz? Bankaya. Banka ne yapıyor? à Üye işyerine ödüyor. Peki, banka sizden nasıl alacak onu? à
Bankayla cari hesap sözleşmesi var çünkü on yıldır kullanıyorsunuz kartı. Bazen fazla yatırıyorsunuz borcu o zaman ne oluyor.
Aklınıza gelecek bütün müesseseler var. Hiçbir hüküm bulamayınca vekâleti uyguluyoruz. Birden fazla sözleşeme türüne ait unsurlar içinde yer alıyor. Gidiyorsunuz bir kart var diye VIP’den çay içiyorsunuz filan. Cari hesap sözleşmesi var. Satım var. Borcun nakli, alacağın temliki var. Kart çalışmadı bozuldu, o zaman ayıba karşı tekeffül hükümleri. Var mesela sevgililer günüydü hediye alamadınız manevi tazminat doğdu mu doğmadı mı?

Kredi Kartı Üye işyeri Sözleşmesi

Diğer sözleşme de kartı çıkaran kuruluş ile üye işyeri arasında yapılan sözleşmedir. Kredi kartı üye işyeri sözleşmesi; kartı çıkaran kuruluş ile üye işyeri arasında, kredi kartı sahibi yararına akdedilen öyle bir sözleşmedir ki; bununla üye işyeri kredi kartını kendi işyerinde nakit talep etmeden ödeme aracı olarak kabul etmeyi buna karşılık kartı çıkaran kuruluş ise kredi kartı sahibinin yaptığı harcamaları üye işyerine ödemeyi taahhüt eder.

A)Unsurları

1)Tarafların Anlaşması

Üye işyeri sözleşmesi rızai bir sözleşmedir. İcap ve kabul ile kurulur.

2)Kredi kartının üye işyerinde ödeme aracı olarak kabul edilmesi

3)Kredi kartı ile yapılan harcamaların kartı çıkaran kuruluş tarafından üye işyerine ödenmesi

B)Hukuki Niteliği

Bu sözleşme tanımından da anlaşılacağı üzere, kartı çıkaran kuruluş ile üye işyeri arasında sözleşmenin tarafı olmayan kart sahibi yararına yapılan tam üçüncü kişi yararına sözleşmedir.
Kredi kartı sahibi üye işyeri sözleşmesi sözleşmesine taraf olmadığı halde kredi kartının ödeme aracı olarak kabul edilmesini üye işyerinden talep edebilir.
Üye işyeri sözleşmesi kredi kartı sahibi açısından tam üçüncü kişi yararına sözleşme niteliğindedir. Biliyorsunuz iki türü vardır 3. Kişi yararına sözleşme. Eksik ve tam olmak üzere. Farkı da üçüncü kişinin talep hakkının olup olmamasıdır. Tipik bir 3. Kişi yararına sözleşmedir.
Yerli bir visa veya mastercard gibi lisans merkezi kurulup çok büyük paraların dışa gitmesi engellenebilir.

13.03.2013


Kredi kartı sözleşmesi kendisine özgü yapısı olan çerçeve niteliğinde bir sözleşmeydi
Kredi kartı üye işyeri sözleşmesinin unsurlarından bahsetmiştik. Rızai bir sözleşme. Unsurları olarak kredi kartının üye işyerinde ödeme aracı olarak kabul edilmesi. Kartı çıkaran kuruluşun yapılan harcamaları üye işyerine ödemesi.
Hukuki niteliği olarak; karma muhtevalı bir sözleşme ilişkisidir. Daha sonra akdedilecek ola bireysel sözleşmeler yönünden (çünkü banka iş yeriyle anlaşma imzalamadan önce siz gidip oradan nakit olarak alışveriş yapıyordunuz.) Ama şimdi üye işyeri diyor ki benimle bu kartı taşıyan kişiden nakit değil limit dâhilinde karttan çekeceğim diyor. Ama nitelik olarak genel işlem şartı niteliğindedir. Karma nitelikte bir sözleşmedir.
Buradaki bizim için tek bilmemiz gereken, üye işyeri sözleşmesi bizim bildiğimiz, tam üçüncü kişi yararına bir sözleşmedir. Tam ve eksiğin ayrımını söylemiştik. Onu biliyorsunuz. Şimdi burada sözleşme yapılırken üçüncü kişinin kim olacağı belli değildir. Ama sözleşmede ne yazıyor. Benim kart verdiğim şu kartı sana veren kişiler üçüncü kişi olacaktır diyor. Yani başta belli değil ama nasıl belirleneceği sözleşmede belirleniyor.
Burada kredi kartı ile üye işyerinden yapılan alışverişlerde kartın ödeme aracı olarak kabul edilmesi nedir? à İfa uğruna edim olarak belirlenir. Yani ifa yerine edim değildir. İfa amacıyla(uğruna) edim ile ifa yerine edimin farkını hep söylüyoruz. Burada artık borçtan kurt ulunuyor. O üye işyeri borcu bankadan istiyor artık.
Kredi kartı sahibi ile üye işyeri arasındaki sözleşmeler bizim konumuz değildir. O borçlar hukuk sözleşmeleridir. Orada satımsa satım hükümleri uygulanır vs.
Gelelim esas sorun çıkan noktaya:

Kredi Kartı Sistemine Katılan Tarafların Hakları ve Borçları

Yine iki ayrı sözleşme ilişkisi karşımıza çıkacak. Biri kredi kartı sözleşmesi diğeri üye işyeri sözleşmesidir.

A)Kredi Kartı Sözleşmesinde tarafların Hakları ve Borçları

1)Kartı Çıkaran Kuruluşun Hakları ve Borçları

a)Kartı Çıkaran Kuruluşun Hakları

1)Kredi kartı ile yapılan harcamaların ödenmesini isteme hakkı
En önemli ana hakkı nedir? à Kredi kartı ile yapılan harcamaların ödenmesini isteme hakkıdır. Bunu kimden isteyecek? à Kart sahibinden. Hangi harcama bunlar? à Kredi kartı sahibinin üye işyerinde yaptığı kredi kartıyla yaptığı harcamalardır.
2)Kredi kartı ile nakit kredi kullanılması halinde; anapara, faiz ve gecikme faizi isteme hakkı
3) Kart ücretinin ödenmesini isteme hakkıdır.
Fakat bunun tartışmalara konu olduğunu biliyorsunuz. Sadece bireysel olarak tüketici mahkemeleri karar veriyor. Ama halen devlet bir düzenleme yapmadı.

b)Kartı Çıkaran Kuruluşun Borçları

Ana borcu nedir? à Kart sahibine mal ve hizmeti temini için üye işyeri sağlamak. à  Bu öyle bir temel borç ki, bankanın kendi menfaatine olan borç. Taraflardan birinin borcu karşının hakkıdır diyorduk. Ama burada bankanın kendi menfaatinedir. Ne kadar çok işyeri ile anlaşırsa o kadar çok gelir elde eder.
İkincisi, kredi kartı sahibine kart düzenlemek. Hem böyle bir borcu var hem de bunu yerine getirirken parasını da kart sahibinden talep ediyor. Yine önce de söyledik. Sözleşmenin kurulmuş sayılması için zorunlu unsur değildir. Çünkü sözleşme rızai bir sözleşmedir. Ayni bir sözleşme değildir. Bunun da şu önemi var consensus+res meselesi yok.
Yani slip dediğimiz Pos cihazı, sizi değil kartı tanıyor.
Hocam, kredi kartı talep edilince, banka kredi durumunu inceleyip kabul veya reddediyor. Fakat biz onu imzalamış oluyoruz. à Burada sözleşmeyi imzalamak icaptır. O sözleşmeyi göstermek icaba davettir. Eskiden bilinmezken yanlış yorumlandı. Şimdi bu tip sözleşme olduğu için, icaba davet. İmzalayıp verince icap oluyor. O da inceleme yapıp, size onay verince kabul anlamına geliyor.
Şimdi borçlardan biri olarak bunu yazdık ama artık buna ihtiyaç kalmadı. à Kredi kartı kullanılmasının yasaklandığını üye işyerine bildirmek. Bu aynı zamanda üye işyeri sözleşmesinde de kartı çıkaran kuruluşun borcu olarak karşımıza çıkacaktır.

2)Kart Sahibinin Hakları ve Borçları

a)Hakları

1)      Adına kredi kartı düzenlenmesini isteme hakkıdır.
2)      Üye işyeri sağlanmasını isteme hakkıdır.
3)      Hesap dökümünün gönderilmesinin isteme hakkıdır.
Şimdi üye işyeri sağlamak için faaliyette bulunma yükümlülüğünü yerine getirdiğini ama yapamadığını ispatlarsa, banka borcunda kurtuluyor. Teorik olarak böyle bir dava yoktur. Ama banka bu şekilde borçtan kurtuluyor. Çünkü bunun bir iş görme edimi olmadığı (istisna edimi olmadığı), iş görme faaliyeti olarak faaliyette bulunduğunu ispatlarsa. Sen niye Vakko’yla anlaşma yapmadın demesi yeterlidir. Şimdiye kadar böyle bir dava konusu olabilir. Bu olabilir.
Mesela samsundayım ama etrafta da hiçbir yer yok kullanabileceğim. O zaman bu hem haklı fesih sebebidir. Hem de tazminat davası açabilirsiniz. Ama üye işyeri sağlamak için faaliyette bulunulduğunu söyleyebilir.
Hocam bilgilendirme borcunu saymadık ya o ne olacak? à Kanundan doğan şu yükümlülük vardır. 5464 sayılı kanunda üç ayda bir merkez bankası faiz oranlarını belirliyor. Bir de gelen ekstrenin altında yazıyor şu kadar olmuştur.
Banka’nın kurulması Bakanlar Kurulu imtiyazıyla veriliyor. Bu durumda kamu hizmeti. Yani bunun da yükümlülükleri olmalıdır.
İkinci husus havale yapılırken alınan kesintinin vergisi filan ödenmiyormuş herhalde.  Yani bu havale kesintisi konusunun üstü kapatılmış.
Bir de ikinci bir sahtekârlık size verdikleri ödeme planına ile maliyeye bildirdikleri farklı oluyormuş. Yani vergileri faizleri sizden peşin alıyor sonra onu maliyeye çok geç bildiriyor.
Bankaların belli bir konuda anlaşıp aynısını yapması yasak. Ama bunlar anlaşmışlar. Bunun müeyyidesi nedir? à ruhsat iptali. Hadi yap yiyorsa iptal et. Neyse ayrıca büyük şeyleri örtmek için bankalar kendileri küçük cezalar yazdırılıyormuş.
Örn: Türk ve İsviçre Hukuku aynı olmasına rağmen, uygulama farkı için bir örnek. Birisinin evine gidip anahtarı değiştirdi, çöktü eve. Bu durumda ne olacak? Dava, cart curt. Fakat bunlar en az 3 sene sürecek. Ama İsviçre’de hâkim daha ilk başta arayıp böyle böyle bir şey var eğer doğruysa söylediğin hakkına devam et. Ama yanlış çıkarsa yargılama sonucu, 5 yıl hapis cezası var diyor.
Bir de evi dışarıdan gösterip başka bir yeri tapuda satıyor. Size ucuza veriyor ama asıl sattığı yerin kaç katı para alıyor. Burada adam dolandırıcı da değil, tapuya gittin sorsaydın diyor.

b)Borçları

En önemli borcu, kredi kartıyla yapılan harcama tutarlarını bankaya ödeme borcudur.
Ana tek bir borç var. Kart sahibinin bankaya karşı borcunu ödemektir.
İkincisi de; sözleşmede kararlaştırılan üyelik aidatını (bu dernek değil, yani üyelik o manadaki üyelik değildir) ödeme borcudur.

B)Üye İşyeri Sözleşmesinde Tarafların Hakları ve Borçları

1)Kartı Çıkaran Kuruluşun Hakları ve Borçları

a)Hakları

1)      Kartı çıkaran kuruluşu, kredi kartının ödeme aracı olarak kabul edilmesini istemek hakkıdır. Üye işyeri sözleşmesi kartı çıkaran kuruluşa kendi kredi kartlarının üye işyerlerinde nakitsiz ödeme aracı olarak kabul edilmesini talep etme hakkı verir.
2)      Üye işyerlerinden yapılan harcama üzerinden komisyon talep etme hakkı. à Zaten belli dönemlerde, her o dönem içinde, yapılan harcama üzerinden komisyon talep ediyor.

b)Borçları

Kartı çıkaran kuruluşun üye işyerine karşı borçlarına
1)      En önemli borcu: Kredi kartı sahibinin yapmış olduğu harcamaları üye işyerine ödeme borcudur. à Bu borç, kart sahibinin bankaya yaptığı ödemeye bağlı bir borç değildir. Yani şarta bağlı, fer’i filan değildir. Yani kart sahibinin bankaya ödeme yapmasını önlemeden, üye işyerine ödemek zorundadır. Ama hiçbir zaman üye işyerine henüz bana para yatmadı deme hakkınız yoktur.
2)      Bu da sözleşmenin niteliğinden ortaya çıkıyor: Kredi kartı kullanımı için gerekli sistemi üye işyeri ile kurmak borcudur. à Bunu da genellikle bankalar kurmuyor. Bu da ayrı bir sözleşmenin konusudur. BKM ile banka bir sözleşme yapıyor. BKM bütün gerekli donanımı bankayla yaptığı anlaşma çerçevesinde oraya kuruyor. Banka da oraya belli bir komisyon ödüyor.
Dikkat ederseniz toplam 5 tane taraf ortaya çıktı. Birincisi büyük dış şirketler. Onlar bankayla anlaşma yapıyor. Banka bir de BKM’yle anlaşma yapıyor. Kart sahibiyle ayrı bir sözleşme yapıyor. Üye işyeriyle ayrı bir sözleşme yapıyor.
En güzeli sıkıntılı durumlarda, BDDK’ YA şikâyet dilekçesi yazmaktır. Aralarındaki kavgadan bir şekilde çıkarabiliyorsunuz.
3)      Kullanımı yasaklanan kredi kartlarını üye işyerine bildirmek borcu.

2)Üye İşyerinin Hakları ve Borçları

a)Hakları

1)      Kredi kartı ile yapılan harcama tutarlarının ödenmesini istemek hakkıdır. à Tam üçüncü kişi yararına sözleşme olduğu için kart sahibinin kart ile yapmış olduğu tüm harcama tutarlarını üye işyeri bankadan isteyecektir.
2)      Kredi kartının kullanılması için gerekli sistemi kurulmasının talep hakkı

b)Borçları

1)      Kredi kartını ödeme aracı olarak kabul etme borcu. Ana borcu budur.
2)      Kredi kartının geçerlilik kontrollerini yapmak. Tabi buna artık gerek kalmadı çünkü otomatik olarak oluyor.
3)      Bütün sözleşmelerde olduğu için; kredi kartının ödeme aracı olarak kabul ettiğini gösteren tanıtım işareti bulundurmak.

Soru: Kredi kartının oluşturulması ve kart sahibine verilmesi bir zorunluluk değil diyoruz ya burada iki şey geliyor aklıma; birincisi sözleşmenin adı bile kredi kartı sözleşmesi nasıl oluyor da bu zorunlu değil? İkincisi, eğer bu bir borç değilse, istedikleri kadar farklı kart gönderebilirler mi aynı hesaba bağlı olarak? Yani bu durumda rızai değil, ayni bir sözleşmedi diyebilir miyiz?
Borçların ifasında o bir ifa modaritesi vardır. Ona uygun olarak ifa edilmesi gerekiyor. Örneğin uygun olmayan zamanda ifa, kötü ifa filan böyledir.
Kıymanın yağlı kâğıdı gibi düşünün bunu.
Bankanın size kart göndermesi icap, sizin kullanmanız kabuldür.

27.03.2013


Kredi Kartının Kötüye Kullanılması


En çok sorun burada var. Dar anlamda kartın yetkisiz üçüncü kişiler tarafından kullanılmasını anlıyoruz. Geniş anlamda ise kart sahibinin iradesi dışında veya kart sahibinin katılımı ama bilgisi dışında kullanımını anlıyoruz. Mesela kredi kartına başvururken sahtekârlık yapılmış. Aynı şekilde de kredi kartlarına da kimlikle bir miktar kredi alıp
Kartı çıkaran kuruluşun kendi personeli ile yaptığı sahtekârlığa biz karışmıyoruz. O adam çalıştıranın sorumluluğu oluyor. Yani kendi bankasını dolandırıyor.
Ama biz kartın imza karşılığı teslimi ile başlıyor. Yani kartın çıkarılıp kart sahibine ulaşmadan önce posta veya bankada yapılan kötüye kullanma bizim konumuz dışında
Kredi kartının kötüye kullanılma şekilleri: Çalınması, gasp edilmesi oluşturmaktadır. Yani kart sahibinin elinden rızası dışından çıkan kartların kötüye kullanılması oluşturuyor.
Kart sahibi üye işyeri ve kartı çıkaran kuruluşun sorumluluklara bakalım.

a)Kredi Kartının Kaybı

İki şekilde olur. Henüz teslim edilmeden kaybedilmesi. Bizi bu ilgilendirmiyor. Diğer ise eline geçince kaybedilmesidir.
Postadayken kayıpta kredi kartını çıkaran kuruluş veya kart sahibinin bir sorumluluğu olmuyor. Kartı çıkaran kurum ile taşıyıcı arasındaki sorumluluk ilişkisi oluyor.
Kredi kartının kart sahibinin elindeyken kaybedilmesi en çok rastlanan olaydır. Biz diyoruz ki, kart sahibinin kartını yetkisiz üçüncü kişilerin eline geçmesini önleyecek şekilde saklaması gerekmektedir. Yargıtay da bunu söylüyor. Kart her zaman kullanılan bir alet olduğu için, bunun kasaya kitlenmesi gerekmiyor. Hatta en kolay ulaşılacak yerde taşınması gerekiyor. Dolayısıyla bunun sıkı sıkıya kilit altına alınması şeklinde algılamıyoruz.
Hatta halı saha maçında ceketin cebindeyken asıyor. İlk derece mahkemesi iyi saklayamadı diyor. Ama Yargıtay böyle bir özen beklenemez diyor.  İsabetlidir. Gerçekten de hayatın olağan akışına aykırıdır.
Tabi hukuken, gerek ceza gerek özel, kredi kartını kaybedilmiş olması hiçbir sorumluluğu gerektirmez. Bu kartın kötüye kullanımı gerekir. Yoksa kartı bulunca kırıp atılmasında sıkıntı olmaz.

b)Kredi kartının Taklit Edilmesi

Kopyalanma da diyor. Seri kopyalama da oluyormuş. Yani binlerce kartı kopyalayıp belli ülkelerde kullanımı oluyormuş. Taklit edilmesinden de kural olarak sorumlu değil. Bir halde sorumlu sadece; (ilk New York’ta başlıyor) Burada 50.000 adet taklit kredi kartını bir defada kullanan bir çeteye rastlanıyor. Bundan otuz sene önce. Burada kart sahibinin sorumluluğu, manyetik alanının kopyalanması için götürülürse olur. Yani genelde bu içeriden oluyor. Bu bankanın bu işle ilgili biriminden alınarak yapılacak bir işlem.
Ama teorik olarak taklitte kart sahibinin kusuru varsa sorumludur. Değilse sorumlu değildir.
Günümüzde smart kart, çift kart, avuç içi gibi yeni güvenlik sistemleri getirildiği için mümkün olduğunca azalıyor.

c)Kredi Kartının Gasp Edilmesi

Üçüncü kişilerin rızası dışında kullanılmasının bir örneğidir. Gasp, zilyedin eşya üzerindeki hâkimiyetine onun rızası bulunmaksızın hukuka aykırı olarak son verilmesidir. Yoksa polis arama yaparken alırsa bu gasp olmaz. (Tabi neden karşı koymama şeklinde bir unsur gerekir mi diye tartışılıyor. Ama Allahtan Yargıtay bu şekilde yükümlülüğü olmadığını iddia etmiyor. Çünkü herkes kahraman ya da rambo değil)
Gaspın hırsızlık ile gasp arasında bir şey olan kapkaç vardı. Şimdi azaldı çünkü organize suç dendi.

d)Kredi Kartının Çalınması

Bu da diğer bir şeydir. Ama özen yükümlülüğü vardır. Ama aşırı değil.

Kredi Kartının Kötüye Kullanılmasını Önlemek İçin tarafların yükümlülükleri

Kredi kartı bir sözleşmesel ilişkidir. Kart sahibi ile kartı çıkaran kuruluş arasında bir sözleşme ilişkisi her zaman mevcuttur.
Sözleşme tarafları fark etmiyor. Aynıdır. 3lü ilişki var. Her bir sözleşme açısından tarafların özen yükümlülüğü bulunmaktadır.
Tarafların özen yükümlülüğü, kredi kartı sözleşmelerinden ortaya çıkan bir yan yükümlülüktür. Asli edim değil yan yükümlülüktür.
Yan yüküm ile yan edim yükümünü karıştırmamak gerekiyor. Yan edim yükümü, sözleşmeden doğan ve asli edim ile birlikte sözleşmenin içeriğini oluşturan, ikinci derecede ve asli edime bağlı yükümlülüklerdir. Yan edim yükümleri borçlu yönünde bir yüküm, alacaklı yönünden ise bir hakkı ifade eder. Yani her sözleşmenin asli yükümü vardır. Mesela kiracı taşınmaz karşılığı bedelini öder. Ama yan yükümü olarak bahçeye de sen bak gibi yan edim yükümünü kararlaştırabiliriz. Ama yan yükümlerin kaynağı, medeni kanunun dürüst davranma başlığını taşıyan maddesidir. Yani dürüstlük kuralıdır.
Buradaki özen yükümlülüğü bağımsız bir nitelik taşımamaktadır. Bizim bir kuralımız var, hiçbir sözleşmeye girmiyorsa kıyasen vekâlet hükümlerini uygularız. Özen ile ilgili en iyi düzenlemede vekâlette vardır. Özen bağımsız bir nitelik taşımamaktadır. Asli edime bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Yan yüküm bağımsız bir edim olmadığı için, borçlunun buna aykırı davranışı nedeniyle alacaklının zararı olmadıkça dava açma yetkisi yoktur. Somut olaya bakarsak, ben çok özensiz adamım, hiç dikkat etmiyorum. Ama sadece buna dayanarak daha kimse kullanmadan, banka maddi manevi tazminat davası açamaz. Ama yan edim yükümlülüğü olarak ikinci derece edimi sözleşmede açıkça kararlaştırırsak hiçbir zarar doğmasa bile akdin ihlali nedeniyle sözleşmenin feshi davası bile açılabilir. Bu yan yüküm olduğu için sadece buna aykırı davranış, zarar doğmamak şartıyla asli bir alacak davasını konusunu oluşturmaz. Yani özen yükümlülüğü, biz iyi saklayacağız üçüncü kişiye geçmemesi için her türlü tedbirini alacaksın. Üye işyeri bakımından ise kullanan kişiye iyice bakacaksın filan diyoruz.
Kredi kartı sistemine katılan tarafların kartın kötüye kullanılmasını önlemek amacıyla özen yükümü olduğunu Yargıtay da kabul etmektedir.
Kredi kartı ile yapılan harcamalarda kötü kullanılmasını önlemek için gerek kart sahibinin gerek üye işyerine yükümlülükler düşmektedir. Kart sahibinin bu kötüye kullanmasının oluşmaması için gerekli özeni göstermesi. Üye işyeri için de kartı kullanan için hüviyet vs. incelemesi ile kötü kullanılmasını engellemesi gerekmektedir diyor.
Genel ilkeleri anlattıktan sonra taraflar yönünden kapsamına gelelim.

Kartı Çıkaran Kuruluşun Özen Yükümlülüğü


Şimdi genel işlem şartı niteliğindeki sözleşmelerde bir takım maddeler var.  Bunların bir kısmı 5564’e aykırı bir kısmı uygundur.
1)      Kredi kartı sahibini seçimde özen yükümlülüğü: Biz diyoruz ki, mutlaka bir kart ve kart sahibine ihtiyaç vardır kullanım için. Bu yüzden banka her şeyden önce seçimde özen gösterir diyoruz. Ama bu savcılıktan iyi hal, muhtardan kâğıt getir demiyoruz. Teorik olarak söylüyoruz. Ama uygulamada olmaz. Çünkü ben sana güvenmedim diyemiyor. Banka. Sen neye güvenmedim diyemiyorsun. Bundan kasıt şu; yan i5 bankayı dolandırmış. Sen bu kişiye halen kart verme diyoruz.
2)      Üye işyeri seçiminde özen yükümlülüğü: Aslında kartı çıkaran kuruluşun en önemli yükümlülüğü üye işyeri sözleşmesi akdedeceği iş yerini seçmesi gerekmektedir. Bu iki türlü önemlidir. Uygulamada hem kart sahibini dolandırıyor. [Kredi kartıyla tefecilik diye bir meslek varmış şu anda J O pos cihazına karşılık para ödüyor. En çok kullanımı o yapıyor. Ama bu tefeciliğe giriyor. Halen davası devam edenlerde var. Maalesef halen hepsi de faaliyettedir. Yani 100 lira veriyor 120 çekiyor gibi]
3)      Kesintisiz bilgilendirme sisteminin kurulması: Kredi kartının kötüye kullanımın önlemek için bir bilgilendirme sistemi kurmak ve bunu 24 saat açık tutmak zorundadır. Yani kart kaybolunca veya çalınınca 24 saat ulaşabileceğim bir yer olmalıdır. Veya bankanın 24 saat boyunca ulaşılınca bloke imkânı gerekiyor. Alt sistemi nelerdir? à 1) Kartı çıkaran kuruluşun bilgilendirilmesi. (kart sahibi tarafından) 2) Üye işyerinin bilgilendirilmesi. Bunu da kartı çıkaran kuruluşun bilgilendirmesidir. 3) kredi kartı sahibinin bilgilendirilmesidir (hocanın başına gelen olay Londra'da kopyalanma gibi) sistem o kadar iyi ki banka size kötüye kullanım haberi oluyor.
4)      Güvenli kredi kartı uygulaması: Bunların hepsi özen yükümlülüğünün somut halleridir. Kartı çıkaran kuruluşun özen yükümlülüğünü yerine getirdim demek için bunları yapmak zorundadır.
5)      Harcama belgelerinin kontrolü: Burada farklı bir kontrol var. Burada kartı çıkaran kuruluşun üye işyeri tarafından verilen belgelerin kontrolüdür. Bu da özen yükümlülüğüne ait bir husustur.

Kredi Kartı Sahibinin Özen Yükümülülüğü


1)      Kartın korunmasında özen yükümlülüğü: Fiziki olarak korunması. Bunun kapsamı nedir? à Kart sahibi kartın yetkisiz kişilerin eline geçmesi için güvenli bir şekilde saklamak ve korumak zorundadır. Yargıtay’a göre, gerekli özeni göstermeyen kart sahibi müterafık kusurlu sayılmıştır. Yine bir kararında, kartını özenle korumayan kart hamilinin özen yükümlülüğünden dolayı sorumlu olacağını söylemiştir. Mesela arabanın camını açık bırakıp içinde kartları görünecek bir yere koymak gibi.
2)      Kredi kartının kullanılmasında özen yükümlülüğü: Kredi kartı sahibi kartıyla işlem yaparken özen göstermek zorundadır. Başkasına kullandırmayacak. Bilgileri başkasıyla paylaşmayacak. Ama yine de halen evladım kartı tak şifrem şu deniyor.

Üye işyerinin Özen Yükümlülüğü


Burada da, kredi kartının iki ana başlık altında incelenebilir.
1)      Kredi kartını İbraz Eden Kişinin Denetiminde Özen Yükümlülüğü: Yani üye işyeri kredi kartını kullanan kişinin gerçekten kart sahibi olup olmadığını kontrol etmek zorundadır. En azından o kişi mi diye hukuken kimlik sorabiliyor. Kanunda da açıkça üye işyeri gerektiğinde kimlik sorabilir diyor. YHGK’nin bir 2001 tarihli karar var; orada diyor ki kartı ibraz eden kişini yetkili hamili olup olmadığını üye işyeri görevlisi tespit etmeli ve bu amaçla karttaki imza ile harcama belgesine imzası olması gerekiyor diyor. Ama bu tabi tarihe karıştı. Ama niteleme ilginçtir. Özen borcu bu anlamda yerine getirilmesi gereken özendir. Kuşku halinde kimlik istenebilmelidir. Bu olayda doğru olarak kart sahibini korumuş. Üye işyerine sorumluluk yüklenmiş. Yani kart sahibinin kusuruyla verilmiş oluyor. Ama bu olayda üye işyerinin ağır ihmali oluyor. Bazı hukuklarda üye işyeri kimlik kontrolü isteyemez diyor. Ama Türkiye’de kimlik istenir.
2)      Kredi Kartının Denetimine İlişkin Özen Yükümlülüğü: Kapsamı şunlardır: Birincisi kredi kartının geçerlilik süresi. Gerçi makine kendisi belirliyor. Ama teorik olarak söylüyoruz. İkincisi kredi kartının yasaklanmış olup olmadığı. Üç kredi kartı sahibi tarafından imzalanmış olması. Dört kredi kartının hasarlı olmaması. Bunların hepsini zaten makine yapıyor. Beş harcama belgesinin imzalanması, (bazı kartlar bakımından şifresi kartlar var. Şifre istemeden imza gerektiren kartlar var) Altıncısı kredi kartındaki imza ile harcama belgesindeki imzanın karşılaştırılması, Yedincisi ise limit aşımı için onay alınması. (bu da üye işyerinin denetim yükümünün kapsamına giriyor.
Böylece özen yükümü bitti.
Bu işlemleri yerine getirmede BK 390 anlamında yerine getirilmesi gereken özendir. Yani özen yükümün derecesini vekâletteki özenle eş değer görüyor. Bu değerlendirme de doğrudur.

03 Nisan 2013


Kredi kartının kötüye kullanımını söyledik ve kredi kartının kötüye kullanımını önlemek için tarafların özen yükümlülüğünün nasıl anlaşılması gerektiğini anlattık. Şimdi gelelim kredi kartının kötüye kullanılmasından hukuki sorumluluğa

Kredi kartının Kötüye Kullanımından doğan hukuki sorumluluk


Yine ayrımlarımız var. Birincisi, üçüncü kişi tarafından kötüye kullanımından sorumluluk, ikincisi üye işyeri tarafından kötüye kullanımından doğan sorumluluk, üçüncüsü de kart çıkaran kuruluşun kötüye kullanımından sorumluluk. Bir de kart sahibi vardı ama onda bir şey yok.
Üçüncü kişi tarafından nedir? à Çalan, elde eden, kopyalayan kişinin sorumluluğu var. Burada da şöyle bir ayrım var. Birincisi banka ile kart sahibi arasındaki sorumluluk. Üçüncü kişi kartı kullandı bilemedik. Banka size ekstre gönderiyor. Hiç gitmeden New York’ta para çekilmiş. İşte bu gibi ihtilaflar çıkıyor. Kredi kartının üçüncü kişi tarafından kullanılması. Burada kartın sahibinin elinden rızası dışında çıkınca kullanımda söz konusu oluyor. Yani kayıp, çalıntı veya gasp halindeki hukuka aykırı kullanımdan söz ediyoruz.
Yani şöyle, bir sözleşme tarafları var. Banka, üye işyeri, kart sahibi. Ama burada sözleşmeye taraf olmayan üçüncü bir kişinin, emniyeti sui istimal ederek kullanımından söz edeceğiz.
Şimdi hukuki olarak üçüncü kişinin sizin kartınızla bir işlem yapmasının hukuki niteliği nedir? à Yetkisiz hamil sıfatıyla kredi kartının kullanımı halinde, üye işyerinde düzenlenen harcama belgelerinde kart sahibinin imzası bulunmadığı için bu hukuken geçerli bir talimat sayılmaz. Çünkü aslında bizim yaptığımız her işlem aslında nedir? à Bankaya verilen bir talimattır. İşyerine şu alışverişin karşılığını öde talimatıdır. Ama yetkisiz hamil sıfatıyla üçüncü kişinin kartını kullanmasında kart sahibinin rızasını taşımadığından geçerli bir talimat sayılmıyor. Ortada geçerli bir talimat bulunmadığı için kartı çıkaran kuruluşun, kredi kartı sahibinden bunu talep etme hakkı doğmuyor.
Bu teorik kısmı tabi. Türk hukukunda kart ile yapılan alışverişlerin tutarını üye işyerine ödeyen kartı çıkaran kuruluşa. Şimdi siz alış veriş yapıyorsunuz. Banka bunu üye işyerine ödüyor. Ama size dönüp yaptığı ödemeyi talep ediyor. İşte bankanın kart sahibinden ödemeyi talep etme hakkı EBK 386/2 atfı gereği EBK 394’e dayanmaktadır. Biz buna ne diyoruz?  Müvekkilin borçları altında vekâlet sözleşmesinde vekilin sözleşmeye uygun olarak yaptığı masraf ve avanslar için müvekkilin vekili borçtan kurtarması gerekiyor. Yani müvekkilin vekili borçtan kurtaran yükümlülüğü var. Burada bizim adımıza banka üye işyerine para ödüyor. Biz de onu o borçtan kurtarıyoruz. Bizim bankaya yaptığımız öde müvekkillin vekilini borçtan kurtarma kapsamında değerlendiriliyor.  Yeni TBK 510’da yazıyor. İşte buradaki vekâlet verenin borçları altındaki maddeyi kıyasen uyguluyoruz. Hangi genel hareketle? à BK’ da açıkça düzenlenmeye sözleşme niteliği uyduğu ölçüde vekâlet hükümleri uygulanır kuralından hareketle. Bunun alt ayrımı burada nedir? à Borçlar özel vekâlet sözleşmedeki bilgiden; usulüne uygun ifa kavramı nedir? à Müvekkillin talimatlarına uygun ve vekâletin ifası için zorunlu olma unsurunu arıyoruz. İşte dolayısıyla üçüncü kişi hukuka aykırı bir şekilde kredi kartınız kullanırsa sizin talimatınız söz konusu olmadığı için sizden de normalde talep edemiyor.
Şimdi bu genel bilgilerden sonra gelin bizim kredi kartlarına uygulayalım. Kredi kartının üçüncü kişi tarafından hukuka aykırı kullanım halinde, kartı çıkaran kuruluşun kart sahibinden ödemeyi talep etmesi mümkün değildir. Zira harcama tutarlarını üye işyerine ödeyen kartı çıkaran kuruluş bunu sizin vekiliniz sıfatıyla yapıyor. Ancak burada müvekkilin talimatına uygun ödeme olmadığı için, kart sahibinin müvekkil sıfatıyla, bankayı vekil sıfatıyla borçtan kurtarma yükümlülüğü doğmamıştır. Bütün yargı kararlarının gerekçesi bu şekildedir. Niye talep edemeyeceğini bu şekilde gerekçelendiriyorlar. Bunu diyoruz ama ne zaman sorumlu tutulacak? à Sizin kartın ele geçirilmesinde kusurunuz varsa veya siz de işin içindeyseniz sorumluluğunuz vardır.  Ama irade dışı çıktıysa ve hukuka aykırı kullanım varsa hiçbir şekilde kart sahibini sorumlu tutamıyoruz. Sizin de ihmaliniz varsa ya müterafik kusur olur ya da illiyet bağını kesen sebep olur.
Vekilin iş görme edimi, yani bankanın üye işyerine ödeme yapması, yazılı bir havale veya yetki talimatının veya geçerli bir talimatın bulunmamış olması nedeniyle bankaya bir talep hakkı vermemektedir.
Burada şöyle bir özellik var. Banka iyi niyetli olarak kartın çalındığını bilmiyorsa veya bilebilecek durumda değilse ve iyi niyetli ödemiş olsa masraf olarak müvekkilden talep edemez.  Yani masraf adı altında isteme şansı yoktur.
Şimdi bunları büyük bir parantez içine alın, bunların geçerli olabilmesi için tek şartımız, kredi kartının üçüncü kişi tarafından hukuka aykırı olarak kullanılması halinde, ödeme yükümlülüğünün doğmaması için onun kusurunun bulunmaması gerekir. Bunun doğal bir sonucu olarak eğer kredi kartının üçüncü kişi tarafından h.a. kullanımında kredi kartı sahibinin herhangi bir kusuru varsa doğan zarardan kart sahibi de sorumludur.
Şimdi bizde uygulanmayan sözleşmenin olumlu ihlali diye, ifa etmeme hallerinden birinden esinlenerek teoride söyleriz ama uygulamada neyi gösteririz? à Alet edevatı veriyorsunuz. Boyacı gelmiş merdivenin bacağı çatlamış durumdaysa burada işte müspet ihlali vardır. Burada da özen göstermemesi sebebiyle kart üçüncü kişinin eline geçmişse (örnek olarak da araba ve camı açık bırakıp kartları da orada dizmiş şekilde gözüküyor) burada sözleşmenin olumlu ihlali nedeniyle kart sahibinin kusuru oranında tazminat borcu doğar.
Demin söylediğimiz gibi eğer kredi kartınızı kaybedince kullanılmayınca bir sorumluluk doğmuyor. Yani özen borcunun ihlali tazminat sorumluluğunu doğurmuyor. Mutlaka zarar unsurunu arıyoruz.
Mesela alman federal mahkemesinin bir kararı var; kredi kartının kaybında kart sahibini ağır kusuru olsa dahi, kayıp bildiriminin yapılmış olmasıyla birlikte kartın kötüye kullanımı engellenmiş bulunduğundan, bildirimden doğacak zararlardan hiçbir şekilde sorumlu olmayacaktır. Kayıpta çok ağır kusurunuz var. Yani iradeniz dışında kartın elinizden çıkmasıyla bankaya bildirmeniz arasında geçen süreden sorumlusunuz. Ama bildirimden sonra hiçbir şekilde sorumlu değilsiniz. Çünkü bundan sonra artık kötüye kullanımını engelleme yükümü bankaya düşüyor.
Çünkü kartın çalındığını bildirdikten sonra kart sahibinin yapacağı bir şey kalmıyor ve sorumluluk bankaya geçiyor. Zaten Banka ve Kredi kartları kanuna da hüküm getirildi. Bunu AB komisyonunun 17 Kasım 88 tarihli bir tavsiye kararı var. Oradan alıyoruz.
Şimdi burada bütün olay o arada doğuyor.  Bütün sorun kartın kaybı ile bildirim tarihi arasında geçen süredeki kullanımdır. Onunla ilgili bir eski dönemde mark’ın euroya geçilmediği dönemde, 150 marklık sorumluluk götürü bedeli vardı. Şimdi o 150 Euro oldu. Şimdi öyle bir ab direktifi vardır. Bizim Yargıtay bakıyor kimin kusuru var diye bakıyor. Kusurun yoksa hiç sorumlu değilsin, kusurun varsa sorumlu tutuluyorsun. Ya bankayla birlikte sorumlusun, ya da illiye bağını kesersen tek başına sorumlu oluyorsun.
19 hukuk dairesinin 94 tarihli bir kararında (hocanın kitabında da varmış), o dönemde pos cihazlarının olmadığı dönem. BUL diye (Birleşik uyarı listesi) elden gönderiliyordu. Bakıp seçiyordunuz. 15.11.88 günlü yalnız Türkiye'de geçerli olarak davcıya verilmiştir. Çaldırmış ve aynı gün yazılı olarak bildirmiştir. Tabi o dönemde otomatik sistem olmadığı için, bildirim yükümlülüğü yerine getirilmiştir. Bu çalıntı üzerine üye işyerine açıklama yapılmıştır.  22 Mayısta bildirim yapılmış ama 16 gün sonra bildirim yayınlanmış. Çalınan kartla 31’inde alış veriş yapılmış. Her biri 400 lirayı geçmeyecek şekilde 11.6.91’e kadar her gün kullanılmıştır. Eskiden yine vahşi bankacılığın üye sözleşmesinde şöyle bir hüküm varmış, kayıt ya da çalıntı ihbarın yazılı olarak bildirimde sonra üyenin tek başına sorumlu olacağına dair hüküm var ve BK 99’a göre geçerli değildir demiştir bu hükmü. Dolayısıyla yeterli önlemleri almayan bankanın ağır kusuru vardır. Şimdi artık bunların hepsi tarih oldu. Çünkü elektronik sistem var.
Kartın üçüncü kişi tarafından haksız kullanımı halinde kart sahibinin sorunu sadece bankaya bildirim yaptığı süre ile sınırlı. Bildirimden sonra hiçbir şekilde sorumluluğunu kalmıyor.
Şimdi üçüncü kişi tarafından kullanılması halinde kartı çıkaran kuruluş ile üye işyeri arasındaki sorumluluk.
Üye işyeri kredi kartı yetkisiz üçüncü kişi tarafından kullanılmış olsa dahi mal ve hizmet sağladığı sözleşmeden doğan bir talep hakkına sahiptir. Niye çünkü o bir mal teslim etmiş veya hizmette bulunmuş fakat bu kişi gerçek sahibi değildir. Bu durumda kart başkasına ait çıkmıştır. Her somut olayda üye işyerinin kusuru olup olmadığını arıyor. Yani kartın geçerliliğini ve slipe atılan imzanın karşılaştırılmasını filan arıyor. Eğer üye işyeri özen yükümlülüğüne ilişkin gerekli denetimleri yapmamış ise hiç kimse kendi kusuruna dayanamayacağı için kartı çıkaran kuruluş tarafından talepte bulunamaz.
Bazı istatistikler var; belli kartlar sadece aynı işyerinde kullanıyor. Sadece belli bir benzinlikte kullanılmış. Bir şey fark edemiyorsunuz ama o işyerinin ortak olduğunu gösteriyorsunuz. Bu durumda onunla sözleşme yapmayacaksınız. Yani %80 aynı istasyonda kullanılıyor. Adam milyonlarca ciro yapıyor. Ama ispat ve delil yetersizliği olduğundan yapacak bir şey olmuyor. Bu durumda sadece üye işyeri anlaşmasını feshedeceksiniz. Yani fiilen böyle uygulama vardır.
Normal satışının üç mislini sahte kart ile yapıyorsa bir yer oradan da şüphelenmek gerekiyor. Ama biz şüphe olmayan halde şüpheli gibi işlem yapıyoruz ama şüphe olan yerde ise şüpheden sanık yararlanır ilkesini uyguluyoruz.
Kredi kartı üçüncü kişi tarafından kötüye kullanılınca, üye işyeri özen yükümlülüğünü yerine getirmediyse banka üye işyerine üçüncü kişinin hukuka aykırı şekilde yapılan alışverişlerin bedelini ödemek zorundadır. Banka katlanıyor buna. Banka da bunu sigorta ettiriyor. Sigorta da bizim cebimizden çıkıyor.
Ama üye işyerinin özen yükümünü yerine getirmemesi halinde üye işyeri kendi kusuruna dayanamayacağından bankadan talepte bulunamaz.
Burada bir menfaat dengesi vardır. Üye işyeri de haklı. Masanın başına geçti cırt cırt çekti gitti. Vatandaş yemeği yedi gitti. Yapacak bir şey yok. Banka bunu size ödemek zorunda kalacaktır. Bu durumda banka kart sahibine dönecek ve çalınmadaki kusura bakacağız. Eğer kart sahibinin kusuru yoksa sorumlu olmayacaktır.
Normalde pin koduyla işlem yapılıyor. Ama halen kimlik gösterme zorunluluğu var kanuna göre. Ama bunu katı bir şekilde uygulamamak gerekiyor. Bunu uygularsanız bütün üye işyerlerini sorumlu tutabilirsiniz.
Bizim tek bilmemiz gereken; kredi kartının üçüncü kişi tarafından hukuka aykırı olarak kullanılmasında kusuru olan taraf zarardan sorumludur.  Kartın kötüye kullanılmasına ortak kusur varsa zarar her somut olaya göre hakkaniyete göre paylaştırılmalıdır. Buradaki kusur, akdi kusurdur yani sözleşme kusurudur. Akdi kusur neydi? à Borçlunun içinde bulunduğu sosyal ve mesleki çevredeki ortalama bir borçlu tipinin davranışından sapan hukuk düzeninin kınadığı bir davranış biçimidir. Yani akdi kusur dediğimiz gibi kast da olabilir. Veya özen göstermeme de olabilir. Bu durumda da kusur olur.
Özenin derecesi. Doktorun göstermesi gereken özen ile mahalle bekçisinin göstermesi gereken özen farklıdır.
Bankalar yönünden bankalar itibar güven müessesidir ve bakanlar kurulunun imtiyazıyla faaliyette bulundukları için bankaların özen göstermesi gereken özenin yoğunluğu çok fazladır. Yani en yüksek özen yükümü bankalardadır.  Banka tacirdir ama basiretli tacirin özeninden çok daha fazla özen borcu vardır. Yani nitelikli bir özen borcu beklenmektedir.
Kredi kartının kötüye kullanılması halinde gösterilmesi gereken özen denildiğinde à Kredi kartı sahibi orta zekâlı bir insanın göstermesi gereken özeni gösterecek, üye işyeri tacir olduğu için basiretli tacir özenini ve banka da en yüksek özeni gösterecektir. Teorik olarak güzel bir ayrımdır.

Şimdi bunu hoş laf olsun diye söylemedik. Kartı çıkaran kuruluş banka olduğu için onun göstermesi gereken özenin basiretli tacirin özeninden çok daha yüksek olduğunu söyledik. Bu nedenle hukuka aykırı kullanımda kartı çıkaran kuruluş kendi kusuru bulunmadığını ispat edecektir. Neden? à Çünkü sistem onun elinde ve sistemi o görüyor. Şunu iddia edebiliriz. Ankara’da kullandı iki dakika sonra İstanbul'da da kullanılıyorsa sistem onu görmelidir diyebiliriz. Ama benim kartım burada çekilip iki dakika sonra başka bir yerde çekildiyse banka bana ne kardeşim ben bilemiyorum diyemez. Sistemini ona göre kurması gerekirdi.
Akdi sorumlulukta ispat yükü ters çevrilen bir kusur karinesi var, borçlu kendisine hiçbir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat edilmedikçe bundan dolayı sorumludur. Yani borçlu kusursuzluğunu ispat ederek ancak akdi sorumluluktan kurtulabilir. Tabi bu aksi ispat edilebilir bir karinedir. İspat yükü alacaklıya değil borçluya yüklenmiştir.
Üye işyeri sözleşmesi iki tarafa da borç yükleyen bir sözleşme, üye işyeri sözleşmesinde kartın 3.kişi tarafından kötüye kullanılınca üye işyeri ben edimi yerine getirdim artık bundan sonra kusursuz olduğunu banka ispat edecektir. Edim yükümü ona geçti. Çünkü benim için sattığı malı bana ödeme edimidir. Bu durumda ispat yükü kartı çıkaran kuruluşa geçtiğini ifade ediyoruz.
3. hukuk dairesini bir kararı var. 17.6.99 tarihli bir karar. Kredi kartı üstünde adı soyadı veya ticaret unvanı tarafından kullanılabilir ama başka bir kişi tarafından ibraz edilen üye işyeri kartı kabul etmemek zorundadır. Bu kararda yükümlülükleri belirtilmiş.

A)Kredi Kartının Kart Sahibi Tarafından Kötüye Kullanılmasından Doğan Sorumluluk

a)Kredi Kartının edinilmesinde Usulsüzlük

Kredi kartı sahibi kartı çıkaran kuruluşa ilk başvuruda yanlış bilgiler ile kredi kartı almış olabilir. Bu ekonomik gücüne ilişkin veya kimlik bilgilerine ilişkin olabilir.
Tabi burada ne sorumluluğu var? à Kredi kartı sahibi ile kartı çıkaran kuruluş arasındaki bu usulsüzlük, kart sahibinin sözleşme öncesi kusuruna dayanan bir sorumluluğu gerektirir. Burada aslında kart sahibinin hilesi söz konusudur.
Burada biliyorsunuz, sözleşme kurulmasa dahi kartı çıkaran kuruluş zararını talep edebilecektir.
Burada iki türlü oluyor. Ödeme gücünü yüksek söylediğiniz için geri tahsil olanağı kalkıyor.
Sahte bilgi veya limiti yüksek gösterdin. Burada baştaki bir usulsüzlük var. Üye işyerinde işlemi yaptım ama bankaya ödeme yapmıyorum. Banka gidip de ben ekonomik gücü ben araştırmamıştım diyemez bu yüzden üye işyerine ödüyor ama bankaya karşı kart sahibi sorumludur. Tabi banka tahsil edebilirse.

b)Kredi kartı kaybolmadığı, çalınmadığı veya gasp edilmediği halde kayıp bildiriminde bulunulduktan sonra kötüye kullanımdan dolayı sorumluluk


Bu en çok karşılaşılan sorumluluktur. Tabi bu niye yapılıyor? à Kartın çalınması ile bildirim arasındaki kullanmada belli bir limitle sorumluluğunuz.  Bu limit ile sizin kötüye kullandığınız miktar arasındaki miktar sizin kötüye kullanımınız kâr kalıyor.
Kayıp kartlar için sorumluluk sınırı ABD’de 50 dolar, AB’nin önerisi ise 150€’dur. Alışverişlerin tutarı azami sorumluluk tutarını aşıyorsa kart sahibi sorumluluktan kurtulabiliyor. Ama teorik olarak diyoruz ki kusurunun bulunmaması gerekiyor diyeceğiz.
Kart sahibinin kusuru varsa akdi sorumluluk vardır. Kişi ağır kusuruyla akdi sorumluluğunu ihlal etmiş olacaktır. Yargıtay da kredi kartı kaybolmadığı halde kullanınca ceza hukuku yönünden dolandırıcılık olarak kabul etmektedir.

c)Kredi kartı sahibinin iradesiyle Kartın Kötüye Kullanılması

Bunda da ya kendi kullanır. Yani hukuka aykırı değil doğru kullanıyor ama bankaya yanlış bildirim yapıyorsun. Yani kart sahibi bizzat kendisi kullanıyor. İkincisi yine kart sahibinin üçüncü kişiye verilerek kötüye kullandırılması vardır. Burada kredi kartının hukuka aykırı olarak kullanım olunca doğacak zarardan kart sahibi sorumludur. Her iki ihtimalde de böyledir bu.
Kart sahibi sözleşmeyi ihlal ediyor. Kartı verdiniz üçüncü kişi, aynı zarardan bu kartın kişi tarafından kötüye kullanıldığını biliyorsa haksız fiil faili olarak bankaya karşı sorumludur. Yani odacıyı gönderdik şu kadar para çek dedim, o da biliyorsa haksız fiil faili olarak sorumlu olur.

d)Kredi Kartı Sahibinin İradesi Dışında Kötüye Kullanılması

Kart sahibinin eşi çocukları veya aile fertlerinden birinin kullanması. Veya kartı verdiğiniz kişinin kötüye kullanması. Yani 50 lira verdim ama o 500 lira çekti. Bu ihtimal kartı sahibinin iradesi dışında kötüye kullanılması. Böyle bir durumda hukuken kart sahibi sorumludur çünkü bu hırsızlık suretiyle ileri sürülmüyor. Gerçekten ceketi evde unuttunuz çocuğunuz gitti kullandı ama siz sorumluluktan kurtulamıyorsunuz. Kart sahibinin yardımcı kişisinin kötüye kullanımında da kart sahibi sorumludur. Burada da adam çalıştıranın sorumluluğunda özen göstermediğiniz diye sorumlusunuz.  İşe uygun adam seçmediğin için kusurunu oluşturuyor. Siz iç ilişkinizde zararınızı ondan talep edersiniz ama bankaya karşı bunu ileri süremiyorsunuz.

17.04.2013


B)Üye işyeri Bakımından Kötüye Kullanma


Bu kötüye kullanmalardan bir kısmı özel hukuk anlamında kötüye kullanma sayılmıyor. Pos cihazıyla tefecilik yapıyor demiştik. Ama bizim üye işyeri tarafından kötüye kullanılması denildiğinde, genellikle çalınan vs. yapılan kartların bir şekilde sisteme sokulmasıdır. Kredi kartını asıl kullanım alanı üye işyeridir. Dolayısıyla üye işyerleri tarafından kredi kartları şu şekilde kötüye kullanılabilir.
1)      Değeri Üzerinde Harcama Belgesi Düzenlemek: Bu aslında dolandırmak oluyor. Çünkü 100 liralık yemek yediniz ama 125 lira çekti. Yani yapılan harcama tutarından daha fazla düzenleme düzenlemek. Burada hem bankayla yapmış olduğu üye işyeri sözleşmesine aykırı hem de o anda müşterisi ile yapmış olduğu sözleşmeye aykırı davranmış oluyor. Eğer üye işyeri kredi kartı ile yapılan harcama üstünde belge düzenlemişse, kartı çıkaran kuruluş bunun fazlalığını ödemek zorunda değildir. Bu tabi ispat sorunu.
2)      Sahte Harcama Belgesi Düzenlemek: Sahteden kasıt şudur. Kavram olarak tam karşılamıyor belki ama içeriği sahte olan. Yoksa sahte belge üye işyerine yaramaz. Ödeme belgesinin gerçek olması lazım. Ama onun içeriğinin sahte olması gerekiyor. Mesela hiç alışveriş yapılmadığı halde kartı çekiyor ve ona elden para veriyor. 100 liralık gömlek almış gözüküyorsunuz. Size kredi sağlamış oluyor böylece. Buradaki harcama belgesinin kendi sahte değil ama içeriğindeki işlem sahtedir.
3)      Kredi kartı sahibiyle anlaşarak kötüye kullanma: Üye işyerinin kart sahibiyle anlaşmak suretiyle kredi kartını kötüye kullanma mümkündür. Bu da siz sonuna kadar harcıyorsunuz, sonra arayıp kartı kapatın diyorsunuz. Orada sanki üye işyerinde kullanılmış oluyor gibi. Bu hem kart sahibinin hem de üye işyerinin kötüye kullanmasına örnektir. İspat edemiyorsunuz çünkü sistemden geçiyor. Üye işyeri benim makinemden geçti ben ne bileyim diyor. Eskiden şu oluyordu. Belli limitler için onay alma zorunluluğu yoktu. 100 liranın altında yoktu. Adam 10 tane alışveriş yapıyor. 1000 liralık kartı boşaltıyordu.

4)      Üye işyerinin 3. Kişiyle anlaşarak kredi kartını kötüye kullanması: Yani çalan kişi benim elimde çalıntı kartlar var diyor ve bunu sisteme sokalım diyor. Bir öncekinde kart sahibiyle kötüye kullanım vardı. Burada ise üçüncü kişi var. Çoğu olayda ispat olunamıyor. Sizin kartınız çalındığı için siz kurtuluyorsunuz üye işyeri ben ne bileyim diyor ve kurtuluyor.

C)Kredi Kartının Kartı Çıkaran Kuruluş Tarafından Kötüye Kullanımından Doğan Sorumluluk Halleri

1)      Kredi Kartının henüz sahibine tesliminden önce kötüye kullanılması: Buna halen rastlanıyor. Çünkü burada gerçek bir kart söz konusu. Yani kart sahte değil. Kimlik bilgileri de sahte değil. Sizin adınıza kartı çıkarıyorum. Postayla size göndermeden oymuş gibi kullanıyorum. Yani çalıştığım bankayı dolandırıyorum. Burada henüz kart teslim olmadığı için bütün sorumluluk bankadadır. Çünkü zaten siz daha kart sahibi değilsiniz. EBK 100’e göre yardımcı kişi çalıştıranın sorumluluğu ilkelerine göre kartı çıkaran kuruluş burada tek başına sorumlu olacaktır. Ama sahtekârlığı yapana rücu edecektir.
2)      Sahte kredi kartı düzenlemek suretiyle kredi kartının kötüye kullanılması: Yine kredi kartı kuruluşunda çalışan elemanlar, hayali isimler adına veya talebi olmayan gerçek kişiler adına kredi kartı düzenleyip sisteme sokabilirler. Burada da yine kendi istihdam ilişkisi olduğu için banka bundan sorumludur. Kendi memuruna gerekirse rücu eder. Zaten yardımcı kişinin fiilinden sorumluluk kusursuz sorumluluktur. Burada banka personelinin fiilinden dolayı bankanın sorumluluğu da kusursuz sorumluluktur. Ama tespit varsa kullanan personel haksız fiil faili olarak bu zarardan sorumludur. Burada siz üye işyerini dolandırıyorsunuz. Banka yine ödeyecek üye işyerine.

Tüketicinin Korunması hakkındaki Kanun Açısından Kredi Kartı Kullanımı

Kredi kartları hakkındaki kanun çıkmadan önce kredi kartı sahiplerini neye göre koruyorduk? à Banka kartları ve kredi kartları kanunu 2006 tarihli. Bu tarihten önce de, TKHK hükümlerine göre bir takım tüketiciyi koruyan (tüketici: kredi kartı sahibi oluyor) bir takım hükümler vardı.
TKHK’nın kredi kartı hükümlerine uygulanması.

Şartlar

1)    Kredi kartı sahibinin tüketici olması

Tüketicinin kanundaki tanımını okuduk. Burada kişisel kartıyla gidip marketten bir şey alıyorsa holding sahibi yine tüketicidir.

2)    Kredi Kartıyla edinilen Mal veya Hizmetin Bu Kanun Kapsamına Girmesi

Kanun kredi kartıyla yapılan her türlü işlemi tüketici kredisi olarak görüyor. Yani bankaya dönüş bir ay iki aylık bir süreç olduğu için tüketici kredisi sayıyor. Aslında bu zorlamadır. Henüz banka kartı ve kredi kartı kanunu çıkmadan bu şekilde dâhil ediliyordu.

Kredi Şartıyla Sağlanan Tüketici Kredisine Uygulanacak Hükümler

1)    Tüketici Kredisi Sözleşmesinin Yazılı olması

TKHK madde 10’a göre kredi sözleşmesinin yazılı olma zorunluluğu var. Bu geçerlilik şartıdır. Ama zaten banka kartında da bu zorunluluk var. Yani 2006’dan öncede yazılı zorunluluk vardı.

2)    Sözleşmenin Bir nüshasının Kredi Kartı Sahibine Verilmesi


3)    KREDİ Kartı Sözleşmesinde yer alması gereken yasal şartlar.


Yeni 10A maddesinde TKHK’nın, zorunlu olan hususlar gösterilmiştir. Bunlar nelerdir? Beş tane var. Kredi kartı kanunu farklı düzenleme var ama kredi kartı tüketici sözleşmesi kabul edildiği için bu şartları yine de arıyoruz.
a)      Faizin Hesaplandığı Yıllık Oran: Zaten istiyordu. Buna ilaveten daha güzel bir koruma olarak bu oranı her üç ayda bir merkez bankası düzenler dedi.
b)      Ödeme planı:
c)      İstenecek Teminatlar:

4)    Kredi Şartlarının Kredi Kartı Sahibi Aleyhine Değiştirilememesi

Eskiden banka tek taraflı olarak şartları değiştirebilir diyordu. Şimdi sözleşme yapıldıktan sonra tek taraflı olarak değiştirilemiyor. Bir başka koruma ise genel işlem şartlarında geldi. Yani TKHK, GİŞ ve BK’da 3 ayrı koruma var.

5)    Kredi Kartı Sözleşmesinde Yer Alan Haksız Şartların Kart Sahibi İçin Bağlayıcı Olmaması

GİŞ bizde yer almadan önce TKHK’da haksız şartların sözleşmeye koyulmanın bağlayıcı olmadığı konusunda düzenleme vardı. Yani bu somut olarak TKHK’ DA vardı ve şimdi BK’ da genel hüküm olarak var. TKHK madde 6’de tanımlıyor haksız şartları.

6)    Gecikme Faizi Oranının Sınırlandırılması

TKHK’nın 10. Maddesine göre tüketici kredileri için belirlenecek faiz oranı akdi faiz oranının %30 fazlasını geçemeyecektir.
Kartı Çıkaran Kuruluşun Faiz Artırımını 30 Gün önceden Kredi Kartı Sahibine Bildirme zorunluluğu vardır. Şimdi 30 gün önceden bildiriyorsunuz. Bildirdiğiniz merkez bankasını belirlediği oran. Ama size halen fazla geliyorsa borcu 60 gün içinde ödeyip sözleşmeyi feshetme olanağını tanımış oluyor. Yani faiz artışından bu şekilde etkilenmemiş oluyorsunuz.

7)    Kartı Çıkaran Kuruluşun Artırdığı Faiz Oranının Geçmişe Yönelik Olarak Uygulanamaması

TKHK madde 10a’da var bu.

8)    Asgari Ödeme Tutarını Vadesinde Ödemeyen Kart Sahibine Gecikme Faizi Dışında Yükümlülük Getirilememesi

10 bin liralık limitiniz var. Bin lirayı ödemediniz asgari ödemeyi. Eskiden on bin lira üzerinde faiz uygulanıyordu. Ödediniz 2. Ay 8000’e düştü. Yine eski 10 bin liraya göre faiz işletiyordu. Şimdi sadece geciken kısım için faiz alabiliyor. Ama eskiden geri kalan kısım için faiz uygulaması yapılıyordu.

9)    Kredi Kartı Sahibinin Taksitle Satımda Toplam Borcu Önceden Ödeme Hakkı

Şimdi biliyorsunuz, taksitle satımında yazılı yapılması gerekiyor. Adam parası olsa taksitle uğraşmaz, taksit olduğuna göre onu korumamız gerekiyor. Bunlar çok detay, bunları anlatmayalım. Bunları sadece bilmeniz yetiyor. Yani başlık olarak bilmek yetiyor.

10)                      Muacceliyet Şartının Kararlaştırılması Halinde Muacceliyet Uyarsında Bulunma Yükümlülüğü

Taksitlerden Birinin Ödenmemesi Halinde Diğer tüm taksitlerin istenebilir hale gelmesine muacceliyet şartı diyoruz. Eğer taksitle satımda muacceliyet şartı varsa bunun uyarısında bulunması gerekiyor. Yani tüketiciyi korumak için şu kadar ödemedin, ödemezsen geri kalan hepsi muacccel olacak ve şu sonuçları olacak diye uyarma yükümlülüğü vardır. Muacceliyet uyarısından bulunma yükümlülüğü neden var? à Çünkü tüm borcun ifasını isteyebiliyor. Yani tüm taksitlerin tamamı aynı anda isteniyor. Yani kartı çıkaran kuruluşun tüm borcun ifasını isteyebilmek için şu şartlar aranıyor:
a)      Kartı Çıkaran Kuruluşu İle Kredi Kartı Sahibi Arasında Muacceliyet Şartının Kararlaştırılmış Olması
b)      Kredi Kartı Sahibinin en az iki taksidi ödememiş olmaması
c)      Ödenmeyen taksitlerin ardı ardına gelen taksitler olması. à Yani 36 aylık taksitle satışınız varsa bir 3. Ay bir de 23. Ay ödemeyince tamam yandın olmayacak.
d)      Ödenmeyen taksit toplamı satış bedelinin en az 1/10’u olmalıdır. à Yani ard arda iki taksit ödemediniz ama bu toplam borcun %10’dan azsa yine muacceliyet şartı gerçekleşmeyecektir.
e)      Tüketiciye muacceliyet uyarısında bulunulacak
f)       Tüketiciye en az 1 hafta süre verilmesi gerekiyor.
g)      Karşı tarafın tüketiciye karşı bütün edimlerini ifa etmesi gerekiyor. (en önemli şart dedi hoca buna) Taksitle malı aldık ama daha malı teslim etmediyse bu muacceliyet şartı uygulanamaz. Yani mal elde yoksa ister 10 taksit ödenmesin buna dayanamayız.

11)                      Kredi Verenin Ödemeleri Bir Kıymetli Evraka Bağlaması Yasağı

Yani her bir taksit için senet düzenlemiş. Yani 36 taksit var aynı zamanda 36 kıymetli evrak var.

12)                      Kredi Verenin Krediyi Kıymetli Evrak Kabul etmek Suretiyle Teminat Altına Alma yasağı

Burada ise teminat var. Öncekinde teminat filan vermiyorum. 40000 liralık borç alacam bunun karşılığında çek verdim. Ama ödeme karşılığı olarak senden bir şey istiyorsa bir önceki. Teminat alması da yasak, kıymetli evrak karşılığı ödeme istemesi de yasaktır.
Yani tekinde teminat var tekinde ise borç karşılığı vardır.

13)                      Kredi Verenin Tüketiciye Karşı Satıcı veya Sağlayıcıyla Birlikte Müteselsilen Sorumlu Olması

Eskiden opel araba alırsan iş bankası kredi veriyorsun diyordu. Yani sana kredi verip de istediğin arabayı aldırtmıyor. Aldın araba kötü çıktı. Ayıba karşı tekeffül var.  Burada kredi veren kuruluşta sorumludur. Yani hangisini alırsan al derse banka sorumlu değil ama banka belli bir malı alması karşılığında kredi veriyorsa bu durumda o da sorumludur. Burada Müteselsil sorumluluk vardır.

14)                      Kredi Verenin Asıl Borçluya Başvurmadan Kefile Başvuramaması

Bu da tam bir meydan savaşı gibi geçti. Yargıtay ile doktrin savaşıyordu. İster müteselsil kefalet olsun ister başka bir şey olsun banka kredi kartı borçlusuna gitmeden kredi kartı sözleşmesinin kefiline gidemiyor. Sonra zaten bu kanunlaştı.

24.04.2013


Kredi kartı sözleşmelerini genel işlem şartı olarak kabul ediyoruz. YBK’ da GİŞ yeni girdi. Maddeler ayrıntılı bir biçimde düzenlenmiştir. Fakat bundan öncede TKHK hükümlerine göre KKS’nin GİŞ’e göre korunması mümkündü. Korunmasını anlatacağız. Bunu iki başlık altında inceleyeceğiz. Birincisi TKHK’ NE göre korunması. Diğeri de BK hükümlerine göre KKS’nin korunması. Bunlar birbirini tamamlayan ortak maddeler. Ortaya şu çıkıyor. TKHK özel kanun, BK genel kanun. Fakat TKHK eski tarihli özel kanun BK yeni tarihli genel kanun. Burada sorun genelde birbirine çelişen maddeler olunca sorun çıkıyordu. Ama bunların hepsi aynı hükümler olduğu için sadece teorik olarak tartışılabilir ama içerik olarak birbirini tamamlayan hükümler. Maddi hukuk olarak önemli değil.
TKHK 6, 6a, 10 ve 10a maddelerinde kararlaştırılması yasak olan GİŞler gösterilmiştir. Bu hükümler sadece kredi kartı sahibi tüketiciler içindi ama YBK’da bütün GİŞlere ilişkin hükümler getirilmiştir.
Şimdi Genel işlem şartlarının sınırlandırılmasına ilişkin en temel hüküm 6. Maddede yer almıştır. Madde 6’yı okuyoruz. Demek ki önceden tek taraflı olarak sözleşmeye konulmuş olan ama önceden müzakere edilmeden kondu diye biz onu GİŞ saymıyoruz. Neyi sayıyoruz? à Tüketici aleyhinde dengesizliğe neden olacak iyi niyet kuralına aykırı tek taraflı konması gerekiyor. Taraflardan birini tüketici oluşturuyorsa bu şartlar geçersiz olmaz.
Müzakere edilmediğini kanun karine olarak kabul ediyor. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden bunun standart sözleşme olduğu anlaşılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarını veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez. Yani 7. Madde müzakere edilse bile geri kalan hükümler müzakere edilmemiş oluyor. Yani kişiyi kendi düşüncesizliğine karşı koruyor. Bu MK’ da kişiliğin iç korunmasına karşı da bu vardı. Yani her gün bana küfür edebilirsin dese bile bu kabul edilmiyordu. Ayrıca müzakere edilmiş olsa bile bunu ispat yükü bankaya ait oluyor.
TKHK’ DA yazılı olarak düzenlenmesi ön görülen tüketici sözleşmeleri en az 12 punto ve koyu siyah harflerle düzenlenir. Bu yazı tipi nerde girdi biliyor musunuz? àHirsch TTK’ da sigorta sözleşmeleri ile ilgili olarak bunu koymuş.
Kısaca TKHK’da Kredi Kartları Kanunu çıkmadan önce de koruyordu. Daha sonra borçlar kanuna yeni genel işlem şartlarına ilişkin hükümler düzenlendi.
GİŞ’de yer alan haksız şartların yaptırımı tüketici için bağlayıcı olmamasıdır. Bu ne anlama gelir? à Eğer böyle bir şart sözleşmede yer almış olsa dahi hukuken hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz. Tüketici için yok sayılır. Bunu biz yok sayıyoruz.
Bir genel işlem şartının haksız şart sayılabilmesi için ilk şartımız: Tüketici (kredi kartı sahibinin) üzerinde müzakere edilmeden banka tarafından tek taraflı olarak sözleşmeye konuşmuş olması gerekir. Yani şekli ve maddi unsur var. Şekli unsur dediğimiz tüketiciye sorulmadan banka tarafından tek taraflı, matbu olarak sözleşeme konmuş olması gerekir. İkincisi ise bu şartın iyiniyet kuralına yani doğruluk dürüstlük kurallarına aykırı biçimde kart sahibi aleyhine dengesizliğe sebep olacak olması gerekir. Yani olmaz ama banka lehinize hüküm koyarsa bu geçerli olur.
Dönemsel hesap özetinde yer alan asgari ödeme tutarının vadesinde ödememesi halinde tüketici gecikme faizi dışında herhangi bir sorumluluğa tabi olamaz. İki olay var. Biri hiç müzakere edilmediği için konulan haksız şartlar var. Senin haberin yok onlar geçersiz. İkincisi ise kredi kartı sahibi kabul etse bile diğer cezaları kabul ediyorum diye o zaman yine geçerli değildir.
Gelelim genel işlem şartlarının kredi kartı sahibine karşı yorumuna. Şimdi ilkeler var. Genel işlem şartlarının hukuka aykırı olmaması, ahlaka aykırı olmaması, kişilik haklarına aykırı olmaması ilkesi vardır. Haksız şartın geçersiz olması ilkesi vardır. Bir de GİŞ in kredi kartı sahibi yerine yorumu ilkesi vardır.

A)Genel işlem şartlarının kredi kartı sahibine karşı yorumu

4 yorum ilkesi var.

a) GİŞ’in dürüstlük kuralına göre objektif yorumlanması.

Burada karşımıza ne geliyor? à Burada objektif yorum ilkesine bağlı kalarak güven ilkesine göre tarafların gerçek yâda farazi iradelerini belirliyoruz. Genel yaşam ilkelerine göre irada beyanlarının objektif anlamını belirliyoruz. Yargıtay kararı var, kredi kartı sözleşmelerine yer alan ifadelerin kredi kartı sahibinin uzman olmadığı varsayılarak teknik anlam değil günlük anlamda kullanımına göre anlaşılması gerekir diyeceğiz. Yani normal orta zekâlı bir kişi bundan ne anlar diyeceğiz. Yani garanti veren bile desek bunun kefalet olduğunu anlayacağız.

b) GİŞ’in sözleşmeyi kaleme alanın aleyhine yorumlanması

Kaleme banka alıyor. Sözleşmeyi kim yazdı ise eğer ihtilaf halinde açıklık yoksa kaleme alanın aleyhine yorum yapacağız. Yani açık olmayan birden fazla anlama gelen hükümler banka aleyhine yorumlanacaktır. Ya da başka bir yönden bakılınca, anlamı belirsiz veya birden fazla anlama gelen hükümler kredi kartı sahibinin lehine yorumlanması gerekiyor. Yani bu olumlu açı diğeri olumsuz açıdır aynı şeyin

c)Düzenleyici Hukuk Kurallarından Ayrılan GİŞ’lerin dar yorumu İlkesi

Özellikle bir haktan vazgeçmeyi içeren hükümler kesinlikle dar yorumlanacaktır. Ayrıca kredi kartı sözleşmelerinde kart sahibinin haklarını sınırlayan kayıtların da dar yorumlanması gerekmektedir. Demek ki, düzenleyici hukuk kurallarından ayrılan genel işlem şartları dar yorumlanacak.

d)    GİŞ’lerin geçmişe Dönük Yorumlanması

GİŞ’ler yorumlanırken geçmişe dönük olarak yani sözleşmenin kurulması sırasında tarafların bildikler durum şart ve olaylar araştırılmalıdır. Yani daha sonra ortaya çıkan olaylara göre yorumlamayacağız. En geç sözleşmenin kurulması aşamasına kadar ki söz ve iradelere göre yorumlayacağız. Yani sonra değişen şeylerden dolayı ben aslında şunu demek istemiştim diye banka ilave hüküm getiremeyecektir.
Böylece GİŞ’leri de görmüş olduk.

Kredi Kartı Sözleşmesinde Verilen Kişisel Teminatın Hukuki Niteliği

Bu husus son husus. Bunu zaten kanun belirledi. Eskiden bunun önemi vardır. KKK’dan önce. Çünkü kefalet, müteselsil kefalet, müşterek borçlu, müteselsil borçlu, garanti veren şeklinde her banka tip sözleşmelere yer açıyordu. Siz onu imzalıyordunuz. Kanundan dolayı kredi kartı sözleşmelerine verilen kişisel teminatın hukuki niteliği adi kefalet olmak zorundadır. Yani nedir? à Kefalet 3 yönlü bir hukuki ilişkidir. Kefil asıl alacaklı ve asıl borçlu vardır. Kefalet sözleşmesi kefil ile asıl alacaklı arasında kurulur. Asıl sözleşme borçlu ile alacaklı arasında kurulur. Yani siz banka ile Kredi kartı sözleşmesi imzalarsınız ama kefiliniz bankayla kefalet sözleşmesi imzalar.
İsviçre federal mahkemesi halen garanti ile kefalet sözleşmesinin farkını ortaya koyamıyor. Profesörler bunu daha çözemezken kişiler bunu biliyor diyoruz.

2 yorum:

  1. *% 3 faizli kredi oranı sunar
    * Nakitsiz Girişimci İçin Sigorta
    * Para garantisi
    * 10,000 TL'den 100,000,000 TL'ye kadar kredi teklifi

    İyi kredi puanıyla, Credit Financier Home, bireysel veya şirket veya kooperatif derneklerine, endüstriyel ve kişisel çıkarlar için teminatlı krediler ve teminatsız krediler sunar.

    İletişim Adresi:
    WhatsApp: +15184181390
    Doğrudan posta:
    creditfinancierhome@gmail.com

    YanıtlaSil
  2. Hello viewers all over the world, There is good news for you all today get your Blank ATM card that works in all ATM machines all over the world. We have specially programmed ATM cards that can be used to hack ATM machines, the ATM cards can be used to withdraw at the ATM or swipe, at stores and POS. We give out this cards to all interested clients worldwide, We give out THE Blank ATM Card. Do you want to live a good life thought its illegal, its the easiest way to be a millionaire. it also has a technique that makes it impossible for the CCTV to detect you and you can only withdraw a total amount of $5,000 Dollars in a day on ATM Machine also avaialbel at cash delivery. We give up to $10,000.00 to $1,000,000.00 Dollars With our network hacking services. We can Recover all your lost money to Bitcoin and other Crypto currency, mortgage/realestate scams and fake ICOs within 48 hours or less. (Thomas Freddie Hackers) working together as a team to track down & to recover funds back from the most difficult internet SCAMMERS. NOTE!! We've received countless heartbreaking reports of notorious scammers and we’ve successful recovery them back via contact thomasunlimitedhackers@gmail.com

    Do contact us on ((Binary Recovery. University Grades.Wiping Criminal Records, FB & IG Hack, Telegram, Loads & Phone Hacking)) border us with your jobs & allow us give you positive result with our hacking skills. We are certified and your privacy is 100% safe with us. Worry no more about your financial problems, If you are in need of any other cyber hack services, we are here for you anytime, any day so contact us via our Email Address: thomasunlimitedhackers@gmail.com

    Regards
    THOMAS FREDDIE UNLIMITED HACKERS
    Email thomasunlimitedhackers@gmail.com
    Call/Text: +1 (985)465-8370
    Motto: We offer the fastest and reliable services

    YanıtlaSil