Banka kredi kartı ile
banka kartı ayrımı:
Günümüzde yaklaşık olarak 70-80 milyon kredi kartı var.
Birden bire herkesin hayatına girdi.
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu kabul
edildi. Böylece ilk yasal düzenleme oluşmuş oldu.
Kredi kartı ilk başta müşteri veya taksit kartı olarak çıkıyor.
Sadece kendi müşterisi için şubelerde geçiyor. Bunun ilk çıkışı bir benzin
istasyonu ile ülkenin her yerindeki istasyonlarda kredi ile benzin verilmek
için oluşuyor.
Para bulunduktan sonra uzun süre para kullanılıyor. Onun
yerine çek icat ediliyor. Fakat çek pek uygulanmıyor. Dar bir ticaret erbabı
tarafından kullanıldı. Ama kredi kartı o kadar hızlı yayıldı ki aklınız almaz.
Yargıtay’ın %1290 faize 19. Dairenin normal dediği bir kararı
var. Hocalarımızın çoğu hukuk müşaviri olduğu için buna hocalarda destek
oluyormuş.
Genelde faiz kısmı boş konulup icraya konulduğunda 3000-5000
olarak dolduruluyordu. Buna kartopu faiz oranı deniyordu. Banka günü güne
ödeyen müşteriyi sevmiyor.
Kredi kartının son ödeme gününde asgariyi değil tamamını
ödeyince çok güzel bir enstrüman. Bankacılar bu tür müşterileri sevmez
Böyle bir kaos ortamı vardı. Meclisten banka lobisine rağmen
kanun çıktı. Çünkü hepsi yargılanıyordu.
Bizim kredi kartı ilişkimizde kart çıkaran bir banka var. Bir
kart sahibi var. Birde bu kartı kullandığımız iş yeri var. Ama bu bankaya bu
lisansı veren dev firmalar var. Mastercard Visacard filan var. Bugün kartın %90
ülkede kullanılıyor. Ama yerel firmalara izin verilmiyor. Öyle bir sistem
kurulmuş durumdaki, siz her yaptığınız işlemde o dev firmaların oturduğu yerden
komisyon gidiyor. Herkese yayıldığı için bu küçük komisyonlar biz farkında
değiliz. Ancak bu toplanınca herkese patlıyor.
Kart sözleşmeden doğan edimlerin yerine getirilmesi için size
sunulması gereken bir alettir. Apartmanın kapı anahtarı gibi. Arabayı verirken
kontak için para ödemiyorsunuz. Ama adam size istediği kadar kredi versin ama o
kartı vermezse kolayca kullanamıyorsunuz. Birde o kartı verdiği için sizden
para alıyor.
Kartların çeşitli sınıflandırmaları var. mesela 2 taraflı
kredi kartı ve çok tarafları kredi kartları var. Artık iki taraflı kredi
kartları kalmadı. Bu marketlerin filan verdiği bir şeydi. Artık hepsi çok
taraflı kredi kartıdır.
BKM à Bankalar arası kart merkezi var. Siz
ne yaparsanız yapan bu sisteme gidiyor. Bankalar arası kart merkezi odluğu için
her ATM kabul edebiliyor zaten.
Kredi kartının en önemli noktası sahtekârlıktır.
İtalya’da adamın teki sahte ATM kurmuş. Gelip rızanla parayı
yatırıyorsun. Borç ödüyorum diyorsun adam alıp götürüyor.
Haftaya ödev mi ders mi kararlaştıralım.
27 Şubat 2013
5464 sayılı kanun metni elinizde olsun. Zaten 3-5 sayfalık
bir kanun. Kanunun tüm maddeleri değil bizi ilgilendiren maddeleri önemli.
Çünkü orada BDDK ile ilgili olarak hükümler var. Bizi ilgilendiren boyutu,
birincisi bankalara karşı tüketici sıfatı taşıyan kredi kartı sahiplerinin korunması;
diğeri kredi kart sahtekârlığına karşı üye işyeri, banka ve kart sahibinin
korunması, bir diğeri üye iş yeri ile kart sahibine göre de borçlar hukuku
genel hükümlerine göre çözüyoruz.
Aslında 3 taraflı bir hukuki ilişkidir. Aslında 4 taraflı ama
biz 4.yü ihmal ediyoruz. Lisans veya ruhsat veren şirketleri. Bankalarla,
lisans veren kuruluşlar arasındaki ilişki bir hukuki ilişki ama bu dersin
konusu değildir.
Kanunda ısrarla hamil deniyor ama biz hukuken kart sahibi
diyoruz. Çünkü kimin adına çıktıysa onu kullanıyoruz.
Dün gazetede de vardı ama güzel bir karar vardı 10. Ceza
dairesinin dinlemeler ile ilgili verdiği. 2012/9688 sayılı dinleme kararı ile
ilgili. Başka bir suç ortaya çıkıyor dinlemede. İki temel görüş vardır; iki
sistem var biri kardeşim ne olursa olsun ben suçluyu bulurum. Herkesi işkenceye
tutup kim itiraf ederse onu mahkûm eder. Diğeri sadece hukukun emrettiği
araçlarla ceza sağlarım deniyor. Çünkü kolaya kaçılan husus şudur. 9-10 ay
dinleniyor. Polis gerçekten biliyor. Maddi delili başka türlü bul diyor. Güzel
ve yeni bir karar. Kişilik haklarını koruması bakımından önemli. Konumuzla
ilgili değil ama bilin işte. 10. Daire uyuşturucu işlerine bakan dairedir.
Dinleme kararı olsa da olmasa da o sistem yakalanıyor. Başbakanlık
cumhurbaşkanlığı, örgüt, PKK filan denilince bilgisayar yakalıyor ve dinleme
kararı olmasa da belirleniyor.
“Acı masuma da yalan söyletir.” Montesquieu
Biz burada 3 türlü sözleşme ilişkisini taraflarını hukuki
niteliğini, tarafların haklarını ve borçlarını inceleyeceğiz. Birincisi banka
ile kredi kartı arasındaki kredi kartı sözleşmesidir. Bizim üst başlığımız
kredi kartı sözleşmeleri. Kredi kartı sözleşmeleri denilince, hem banka kart
sahibi arasındaki kredi kartı sözleşmesi hem de banka ile üye işyeri arasındaki
üye işyeri sözleşmesi hem de üye işyeri ile tüketici arasındaki sözleşme olan
borçlar hukuku sözleşmelerini inceleyeceğiz.
Şimdi banka ile kredi kartı sözleşmesi arasında kendisine
özgü yapısı olan hukuki bir sözleşmedir. Bu yasayla düzenlenmemişti ama bu
artık 5464’te düzenlenmiştir.
Bizim iki türlü sözleşmemiz var. Biri banka kartı, diğeri
kredi kartı. Banka kartı dediğimiz aslında banka ile mudi (mudi edilen, tevdi
edilen para, mevduat hesabı (bırakılan para)) Oradaki olay şudur: Siz paranızı
korumak, saklanmak ve mislen iade edilmek üzere yatırıyorsunuz. Yoksa seri
numarası bu bak bunu harcama demiyorsunuz. Veya faizli olabilir faizsiz
olabilir.
Katılım bankacılığı diye bir şey var. Faiz kâr payı olarak
adlandırılıyor. Adamcağız faiz almadığını zannediyor ama faiz alıyor. Faizin
adı o bankalar bakımından kâr payıdır diyor. Karzda da böyledir ya; ivazlı veya
ivazsız olarak bir miktar para veriyorum. Ben sana %10 faizle geri ödeyim
dediğinde ivazlı karz oluyor.
İşte bankalar bakımından aslında bir nevi karz sözleşmesidir.
Banka kartları (bankamatik kartı, paramatik filan) ile aslında sizin karz
sözleşmesi ile bankaya bıraktığınız paraya ulaşmanızı sağlayan bir araçtır.
Evin anahtarı gibi. Ama bu kolaylıktır. Bunun dışında da kimlikle filan
bankadan çekebiliyorsunuz. Menüye girince vadesiz hesabım kredi kartı hesabım
diye bağlanabiliyor. Banka kartına kredi kartı bağlanınca onu kredi kartı
haline getirmiyor. Bir kart ile her işlemi yapabiliyorsunuz bazı bankalarda.
Hukuki niteleme bakımından her biri ayrı bir hukuki ilişkidir. Banka kartı sözleşmeleri bizim dersimizin
konusu değildir. Biz sadece bu ilişkinin kredi kartı boyutunu inceleyeceğiz.
Kredi kartı da bir kimsenin hiçbir hesap ilişkisi bulunmaksızın. Bir kişiye
banka belli bir üye işyerlerinde (ilk çıkış noktası) alışveriş yapma olanağı
sağlıyor. Siz bu yere para ödemiyorsunuz. Banka sizin yaptığınız alışverişin
bedelini üye işyerine ödemeyi taahhüt ediyor. Siz alışverişi yaptınız bankaya
da ödemediniz. Zaten üye işyeri size gelemez. Siz banka ile üye işyeri arasında
yapılan sözleşmeye dayanıyorsunuz.
Bir mağazaya gidince kartı çıkardınız; bana ne kardeşim para
ver derse ne olur? Ama üye işyeri ile banka arasındaki sözleşmeye konulan bir
hüküm ile bu belli limit ile bunu ödeme aracı olarak kullandırmayı kabul ediyor.
Bu nedir? 3. Kişi yararına sözleşmedir. Eksik üçüncü kişi yararına sözleşmeden
sözleşmeye taraf olmayan 3. Kişinin doğrudan doğruya talep hakkı yoktur. Tam da
ise doğrudan doğruya o sözleşmeye dayanarak talep hakkı varsa oluyor. Bunun
tipik örneği sigorta sözleşmeleridir. Çünkü kredi kartı sözleşmeleri yeni
şeyler çok örnek olarak verilmiyor.
Eskiden havale postaneyle gelirdi. Orada biz ne derdik? à Siz lehtarsınız burada. Para
postaneye yatmış. Ama siz onu çekebiliyorsunuz. Onun gelişmiş şekli kredi
kartıdır.
Kredi kartında ne var
tabi? à Siz üye işyerinden alışveriş
yapıyorsunuz. Mesela otele gidip hizmet satım filan olan bir karma sözleşme
yaparsınız. Ama bunun karşılığında sizin bedel ödeme (satımda semen, kirada
kira parası) borcunuzu nakit yerine kredi kartı ile ödeyebiliyorsunuz. Yani üye
işyeri onu ödeme aracı olarak kabul edebiliyor.
Bedel edimini siz kart
ile yerine getiriyorsunuz bunu sizin adınıza banka üstleniyor. Siz parayı kime
ödüyorsunuz? à Siz bankaya ödeyin veya ödemeyin,
banka sizin ediminizden bağımsız olarak onu ödemek zorunda.
Şimdi hukuki niteleme bakımından burada üçlü bir ilişki var.
Hatta şöyle à bu sözleşmelerden her birinin varlığı diğerine bağlı olan
bir sözleşme ilişkisi. Aslında teorik olarak her biri bağımsız bir sözleşme,
fakat her birinin varlığı (geçerliliği demiyoruz o yanlış olur çünkü) birinin
varlığı (işe yararlılığı) diğerine bağlı. Siz sadece banka ile sözleşme
yaptınız. Kredi kartı sözleşmesi. Banka hiçbir üye işyeriyle sözleşme yapmadı. Tamam,
geçerli ama hiçbir işe yaramıyor. Yani bu her sözleşmenin de varlığı ve hukuken
geçerlilik demiyoruz ama işlerliği diğerinin varlığına bağlıdır. Yani biri kurulmadan
ve geçerli bir şekilde ortaya çıkmadan diğer sözleşmenin geçerliliği olmuyor.
Mutlaka üye işyeri ile sözleşme yapmanız ve onun da bundan istifade edebilmesi
için sizin o üye işyerinden alışveriş yapmanız lazım. Dolayısıyla biz derste
önce banka ile kredi kartı arasında sözleşmeyi daha sonra banka ile üye işyeri
arasındaki sözleşmenin taraflarını hukuki niteliğini inceleyeceğiz. Daha sonra
diğer mal ve hizmet alanına tabi olan sözleşmeleri (borçlar hukuku
sözleşmeleri) –bizi ilgilendirmeyen- [Tek farkı para yerine kart ile sağlanmış
oluyor.] inceleyeceğiz.
Siz hangi bankadan alırsanız alın kartı, banklar arası işlem
merkezinden yapılıyor işlemi.
Diyelim siz 100 liralık alışveriş yaptınız. Banka diyelim ki
bunun 5ini Visa’ya MasterCarda’a filan gönderiyor. Kalıyor 95 filan. Böyle
böyle komisyonlar arada dağılıyor. Sonuç olarak kredi kartını kuran şirket,
gerek bankalar, gerek üye işyerinin tamamı sizin paranız üzerinde komisyonu
alıyor. Yani konu mankeni biziz. Bizden çıkan parayla dağıtılıyor.
Bankalar arası kart merkezinin kurduğu sistem Almanya’dan
Amerika’dan filan daha iyi işliyor. Çok ilginçtir. Fransa İngiltere ve Almanya’dan
ileriyiz bu konuda. Bizde kullanma şeklide onlara göre daha fazladır. Kıbrıs’ta
da ders veriyormuş hoca. Oraya şey yazmışlar. 3,5 lira limit vardır diye.
Dolandırıcılık, sahtekârlık vs. de bizde daha fazladır.
Şeytanın aklına gelmeyen kredi kartı dolandırıcılığı vardır. Hiç başka bir
milletin aklına gelmeyen şeyler bizimkilerin aklına gelmiş. Keşke bunu da iyi
yönde kullansak.
Her ülkede 50 milyar 100 milyar dolara yakın sahtekârlık
dönüyor ama onu da sigorta karşılıyor. Sigortayı da bir şekilde bizden alıyorlar.
Eskiden bu hafta çalınan kartlar diye liste gidiyordu. O
işyerine gidene kadar adam kartı boşaltıyordu. Ama şimdi direk bloke oluyor ve
bu sayede kısmen azaldı.
Kredi kartını kötüye kullanma. Bu ilk bankadan başlıyor.
Sizin kimlik bilgilerinizi alıyorum. Kart çıkarıyorum. Siz anca 45 gün sonra
ödeme ekstresi gelince fark ediyorsunuz. Ama boşaltılmış oluyor bile. Bizi
kredi kartının kart sahibine teslim edildiği andan itibaren yaşanan sahtekârlık
ve kötüye kullanmalar ilgilendiriyor. Ondan öncekiler yani verilen örnekteki ilgilendirmiyor.
Yani adam çalıştıranın sorumluluğu filan vardır burada bankanın.
Banka kaynaklı sahtekârlıkların ortaya çıkması zor oluyor.
Çünkü bunu başındaki kişi yapıyor.
Kredi kartlarının kötüye kullanması bir kere çalınma
kaybedilme gasp edilme diye elden çıkma yolları var. Kredi kartının çalınması
halinde eğer ilk 24 saat içinde haber verirseniz ondan sonraki kullanmalardan
sorumlu olmuyorsunuz. Bir de bunun AB direktifi var. 150 €'luk bir limiti karşılıyor.
Gaspta da yapılacak bir şey yok. Çünkü zorla irade dışında çıkıyor.
Kaybedilmede…
Mahkeme kartı koru diyor bir başkasının cebinden alınan kart
için. Yani kaybetmeseydin deniyor. Ama biz neyi örnek veririz genelde. KTK’ da
gerekli önemleri almadın filan diyoruz. Ama kredi kartı açısından bu kadar sert
olmuyor. Mesela bir adama veriyorsunuz para çek diye adam iki katı parayı
çekiyor. Siz bankaya karşı yine sorumlusunuz çünkü güvenilir adam seçseydin ama
güveni kötüye kullanmaya gidebilirsiniz.
Süleyman Yılmaz’ın mail adresini hoca sonra bildirecekmiş.
Oylama sonucu bundan sonra ders olacak hep.
Kredi kartı türlerini anlatılıyor herhalde. Dersin başına geç
kaldım.
Bir ayrımda kullanılan coğrafi alana göre. Gerçi bu ayrım
artık pek kalmadı ama türleri: 1)Yurtiçi, 2) Yurtdışı, 3) Yurtdışı kredi
kartları var. Ama artık neredeyse hepsi 3. Grupta.
Kredi Kartının Yarar ve Sakıncaları
3 yönden inceleyeceğiz. Kart sahibi açısından,
1)Kart sahibi Açısından Fayda ve zararları
Birincisi ve en önemli yararı, nakitsiz ödeme aracı
olmasıdır. Kart sahibi nakit paraya ihtiyaç duymadan günün her saatinde
alışveriş yapabiliyor.
İkinci faydası, para taşıma zorunluluğunu ortadan kaldırması.
Nakitsiz ödeme olmasının doğal bir sonucudur aslında bu. Kredi kartınız varsa
yüklü miktarda nakit taşıma ihtiyacı yok. Paranın çalınması kaybolması gasledilmesi
gibi zararları ortadan kaldırıyor. Cüzdan düşse bile bir şey olmuyor.
Üçüncü en önemli faydası, taksitle alışveriş olanağını
sağlaması. Burada çok önemli bir ayrım yapılması gerekiyor. Siz iki türlü
taksit yapıyorsunuz. Biri siz peşin alıyorsunuz ama asgari ödeme miktarını
ödeyerek size taksitle almış gibi ödeme olanağı sağlıyor. Birincisinde üye
işyerinden mal alırken zaten taksitle alıyorsunuz. Orada faiz ilemiyor.
Diğerinde peşin alıyorsunuz. Banka size taksit yapmıyor aslında; alışverişi
taksitle yapamıyorsunuz. Borcunuzu taksitle ödüyorsunuz. Asgari ücreti ödeyerek.
Çok faiz olması ayrı bir konu ama böyle bir imkân var.
90’lı yılların sonundan itibaren artık kredi kartlarının
kredi kartı olma işlevi yanında ayrıca nakit kredi olanağı sağlanıyor. Yani
ATM’lerden limitler içinde nakit çekebiliyorsunuz. Banka için şöyle faydası
var. Banka kredi vererek işini yürütür. İşte sizin açınızdan da uzun kredi
araştırması vs olmadan anında kredi sağlamış olunuyor. Yani hiç kart olmadan
müracaat etseniz kefil, ana adı baba adı filan uğraşmaktansa böyle bir imkân
veriyor. Nakit avans ayrı bir olay ama burada size bir kredi sağlıyor. Limit
halinde her gün 1000 çekersiniz ve size verilen limiti nakit haline
getirirsiniz.
Diğer bir yararı, yabancı ülkelerde mal ve hizmet
sağlamasıdır. Yani yurtdışında dövizi TL’ye çevirmeden filan dilediğiniz mal ve
hizmeti sağlıyorsunuz.
Bir yarar daha var ama bu Türkiye için değil. Kredi kartı
sahibine saygınlık kazandırmasını sağlıyor. AB ve Amerika’da gerçek ödeme gücü
olana veriliyor. Ona diyorlar ki banka güvendiğine göre parası var deniyor. Ama
bizde yolda geçerken elimize kart tutuşturdukları için böyle bir şey olmuyor.
Kredi kartıyla giderseniz terörist mi filan diye bakmaz. Ama nakite oda yok
diyebilir.
Diğeri kart çıkaran kuruluşun özel hizmetlerinden yararlanma.
Mesela havaalanına gidiyorsunuz VIP odalardan faydalanıyorsunuz. Veya para puan
bonus puan filan oluyor. İşte böyle ilave hizmetleri var.
Veya belli dönemlerde ücretsiz dergi gönderiyor.
2)Üye İşyeri bakımından Kredi kartının Faydası
Birincisi müşteri sayısının artması var. Bu nedir? à En önemli yararı müşteri sayısının
artmasıdır. Çünkü kredi kartı sahibi o kartı kullanmak için o kartın
kullanıldığı yeri arar. Şimdi artık her yer her kartı kabul ediyor. Ama eskiden
burası visa’yı kabul ediyor burası mastercard’ı kabul ediyor diye kabul eden
yeri arıyorlarmış.
İkinci en önemli faydası, mal ve hizmet bedellerinin tahsili
güvencesidir. Çünkü üye işyerleri kredi kartı ile yaptığı alışverişlerin
bedelini zahmetsizce gidip bankadan tahsil ediyorlar. Bankanın beni dolandırdı
deme hakkı yoktur. Eğer geçerli bir kart kullanıldıysa iş yeri gidip bankadan
alıyor. Yani banka sizden 20-45 gün içinde tahsil ediyor ona da 15 gün koyup iş
yerine parasını veriyor.
Üçüncü fayda ise ücretsiz reklam ve tanıtım olanağıdır. Kredi
kartı sistemini kuran bankalar üye işyerinin reklamını yapmış oluyor aslında.
Mesela mart ayında hindinin kilosu 4 liradan diye reklamlar veriliyor. Dolayısıyla
banka sizin reklamınızı yapmış oluyor.
3)Kredi kartı Çıkaran Kuruluş açısından yararları
Birinci yararı kredi kartı sahibinden kazanç elde etmesi. Her
yıl bir ücret ödüyor. Kart yenileme ücreti adı altında.
İkinci faydası ise üye işyerinden komisyon almasıdır. Siz
diyelim 100 lira yatırıyorsunuz banka bunun mesela 90 lirasını iş yerine
veriyor. 10 liranın 5’ini üst kuruluşa veriyor filan. Yani sözleşme yaptığı iki
partnerden de kazanç elde etmiş oluyor.
Bu üç taraf dışında
Ülke ekonomisi yönünde kartın yararı var.
Birincisi ekonomi ve ticaret hayatını canlandırıyor.
Gerçekten doğru bu.
İkincisi ise vergi kaybını önlemesidir. Çünkü her işlem
sistemde gözüküyor.
Üçüncüsü ise ülkeye döviz sağlıyor. Ama zararlarını da
anlatırken tersi de oluyor.
Gelelim sakıncalarına
Kredi kartının Sakıncaları
1)Kredi kartı sahibi yönünden sakıncaları
Birincisi gereksiz
harcayama yol açmasıdır. En önemli sakınca bu diyor doktrin. Nakit para gerekmediği
için kart sahibi ihtiyacı bulunmayan bir malı veya ödeme gücünün çok üstündeki
bir malı alabilir. Karta güveniyor, hiç ödemeyecekmiş gibi veya nasılsa öderim
diye, tüketici psikoloji açısından bizi tüketime sevk ediyor. Normalde nakitle
olsa az kaldı deyip daha az harcarsınız.
İkincisi mal ve hizmet fiyatlarının yükseltilmesidir. Kredi
kartı ile yapılan alışverişlerde üye işyeri komisyon ödediği için, fiyata
ekliyor bunu ve buda kart sahibinden çıkmış oluyor.
Üçüncüsü her yıl kart ödeme zorunluluğu. Her ne kadar
tüketici mahkemeleri bunu kaldırsa da yasal bir düzenleme olduğu için sadece başvuranlarınki
kalkıyor. Yani herkes için bir sonuç değil bu.
Dördüncüsü ise yüksek faiz oranlarıdır. Ama artık keyfi
olarak belirleniyordu ama şimdi faizin nasıl hesaplanacağı belli. Ve merkez
bankasına verilmiş bu. Madde 26’da var mesela. Eskinden size şunu yapıyordu.
Alış veriş yaptınız, hesap özetinin düzenlendiği ve hesap kesim tarihinden
önceki tarihe kadar faiz işletiyorlardı. Ama artık bunu kanun kaldırdı. Faiz
oranlarını da 3 ayda bir merkez bankası düzenliyor.
Kıbrıs’ta da söylemiş hoca bunu. Birkaç katılım bankasının
faiz vermediğini iddia eden arkadaşlara banka kartları ve kredi kartları kanunu
26. Maddesini açarsınız. 2. Fıkrada var bu. Bu şuna imkân sağlıyor. Biz kar
payı dağıtıyoruz gecikenden de gecikme cezası alıyoruz diyor. Kanununda bu
olmazsa faiz demesi gerekiyor ama kanun izin veriyor. Kanun koyucu böyle bir
şekilde sahtekârlık yapmış oluyor.
2)Üye İşyeri Yönünden Sakıncaları
Birincisi kartı çıkaran kuruluşa komisyon ödeme. Üye işyeri
kazandığı her paradan kartı çıkaran kuruluşa belli bir komisyon ödüyor.
İkincisi de zaman ve iş gücü kaybına yol açmasıdır.
Nedir?--> Çıkan slipleri ayrı bir yere koruyor filan Ayrıca gidip bildiriyor
filan. Ekstradan zaman ve iş gücü kaybına yol açıyor. Üye işyerinin yükümlülüklerinden
kart sahibinin kimliğine filan bakması gerekiyor.
Üçüncü grup açısından ise hiçbir sakınca zarar ortaya
çıkmıyor.
Kredi Kartı Sözleşmeleri
İki taraflı kredi kartını anlatmayacağız. Üç taraflı kredi
kartı sözleşmesini anlatacağız. Kredi Kartı sözleşmesi denilince üç taraf var
demiştik. Ama kredi kartı sözleşmesi kart çıkaran kuruluş ile kart sahibi
arasındaki hukuki ilişkiyi düzenleyen sözleşmedir. Genellikle ve hatta her
zaman kredi kartı çıkaran kuruluş ile sözleşme öncesinde tek taraflı olarak ve
matbu olarak düzenlenen sözleşmelerdir. Tarafların pazarlık olanağı olmadan ya
imzala ya imzala sözleşmesi.
Kredi kartı sözleşmesi;(tanım) kartı çıkaran kuruluş ile kredi katı
sahibi arasında akdedilen (kurulan),çerçeve niteliğinde, kendisine özgü yapısı
olan, sürekli, öyle bir sözleşmedir ki bununla kartı çıkaran kuruluş kredi
kartının üye işyerlerinde nakitsiz ödeme aracı olarak kabul edileceğini ve kart
sahibinin yaptığı harcamaları üye işyerine ödeyeceğini; buna karşılık kredi
kartı sahibi de kredi kartıyla yapılan harcamaları kartı çıkaran kuruluşa
ödemeyi taahhüt eder.
Tam karşılıklı bir sözleşme. Tam iki tarafa yükleyen bir
sözleşme olması için kartı kullanmış olmanız gerekiyor. Banka bak
kullanmıyorsun kullanmazsan kapatmıyorsun diyemez. Eskiden karşılıklı
taahhütleri havi (tam iki tarafa borç yükleyen-synallagmatik) olan bir sözleşme
değildir. Kartı kullanınca ödeme borcu doğuyor ama kullanmazsanız yapacak bir
şey yok.
Kredi kartı Sözleşmelerinin Unsurları
a)Tarafların Anlaşması
İlk olarak aklımıza ne geliyor. Bunu rızai bir sözleşme
olduğu aklımıza geliyor. Sözleşmenin kurulması için tarafların karşılıklı ve
birbirine uygun irade beyanına ihtiyaç vardır. Bu aslında bir borçlar hukuku
sözleşmesidir.
Kredi kartı sözleşmesinin kurulmuş sayılması için kartın
verilmesi gerekmiyor. Ama bu bankanın sizin sözleşmeden kaynaklı edimlerini
yerine getirmesi için bir araçtır. Yani arabanın anahtarı gibi. Siz arabayı
satım sözleşmesi yapabilirsiniz. Ama anahtarı vermeseniz de mülkiyet geçmiş
oluyor ya onun gibi bir şey. (bu örnekte bir yanlışlık olabilir.)
Uygulamada hiç kontrol edilmiyor ama iş ciddiyete binince
farklı. Neden fotoğrafa bakmadın neden imzayı kontrol etmedin filan diyor.
Kredi kartı önceden bankaların hazırlayıp dikte ettikleri bir
sözleşmedir.
Kartı çıkaran kuruluşun tek taraflı olarak genel işlem
niteliğinde hazırladığı matbu sözleşme metni, hukuki niteliği itibariyle bir
icaba davettir. Kredi kartı almak isteyen başvuru sahibinin bu matbu sözleşmeyi
imzalaması icaptır. Sözleşme ne zaman kuruluyor? à Kartı çıkaran kuruluşun bunu
onaylaması ise kabuldür.
Siz formu doldurdunuz imzaladınız. Normalde imzaladığınızda sözleşme
kurulmuş olması gerekiyor zannediyoruz. Ama öyle değil. Bankanın onu sunması
icaba davet. Sizin imzalamanız icap. Ama bankanın onaylaması ise kabuldür.
Tabi icap ve kabulün neler olduğunu biliyorsunuz.
Bu kanun çıkmadan önce 4822 sayılı kanunda TKHK’ YA bir 10A
maddesi eklendi. Ona göre kredi kartı sözleşmesi tüketici kredisi sözleşmesi
hükümlerine tabi kılınmıştır. O da nedir? à Geçerli olması için yazılı olması
lazımdır. Eskiden böyle değildi. Doğrudan kartı yolluyorlardı. Sözleşmenin
yazılı yapılması zorunlu idi.
İkinci unsur ise;
b)Süreklilik
Yani bu ani edimli bir sözleme değil sürekli borç
ilişkisidir. Burada sözleşmenin belirli veya belirsiz süreli olması ile sürekli
veya ani edimli olması ayrı olaylardır. İster bir yıllık olsun bu sürekli borç
ilişkisidir. Üye işyeri sürekli olarak kabul etmeyi, banka da sürekli olarak
bir edim yükleniyor.
c)Kredi kartının üye işyerinde nakitsiz ödeme aracı olarak kabul edilmesini sağlamak için faaliyette bulunma
d)Kredi kartı sahibinin harcamalarını kartı çıkaran kuruluş tarafından üye işyerlerine ödeme
Kredi kartı sözleşmesinin en önemli unsurlarından biri banka
olarak biz bunu kart sahibiyle yapıyoruz. Banka, sen nerden alışveriş yaparsan
yap ben o borcunu ödeyeceğim diyor. Yani üye işyeri ile yapılan sözleşmenin
bedelini ben değil kartı çıkaran kuruluş ödeyecektir.
Bunu ikiz yükümlülüğü ise;
**Kredi Kartı Sahibinin Kredi kartı ile yaptığı harcamaların tutarını kartı çıkaran kuruluşa ödemesi
Demek ki ne oluyor. Banka ödüyor. Benim yaptığım tüm
harcamaları üye işyerine değil bankaya ödüyorum.
Kredi Kartı Sözleşmesinin Hukuki Niteliği
Kredi kartı sistemi birinin varlığı ve geçerliliği diğerine
bağlı üç ayrı hukuki ilişkiden oluşmaktadır. Sistemde üç ayrı sözleşme vardır.
Biz kredi kartı sözleşmesi denilince kartı çıkaran kuruluş ile kredi kartı
sahibi arasındaki hukuki ilişkiden bahsediyoruz.
Hukuki nitelik denilince, kartı çıkaran kuruluş sürekli
olarak üye işyerlerinin kredi kartını nakit ödeme aracı olarak kabul edilmesi
faaliyetinde bulunma zorunluluğu vardır. İşte burada istisna gibi sonucu
taahhüt etmiyor. Bu yüzden bu bir iş görme sözleşmesidir. Bir faaliyette
bulunulması gerektiği için.
Sözleşmede üstlenilen edimler bir nevi tam iki tarafa
yükleyen sözleşme değil.
Hukuki niteliği diyoruz da bu sadece iki tarafa borç yükleyen
bir sözleşmenin dışında nakit avans çekme olanağı sağladığı için burada bir
kredi ilişkisi de söz konusudur. Yani kredi kartı sözleşmesi içerisinde birden
fazla sözleşme türüne ait edimlerin bulunduğu çerçeve niteliğinde kendisine
özgü (sui generis) bir sözleşmedir.
Yani kartı çıkaran kuruluş ile kredi kartı sahibi arasındaki
ilişki sürekli borç ilişkisidir.
Doktrinde almanlar bunu; istisna sözleşmesi, hizmet
sözleşmesi, vekâlet sözleşmesi, cari hesap sözleşmesi gibi çok değişik hukuki
nitelendirmede bulunmuşlardır. Ama en uygunu EBK 387. Maddeye göre biz onu
uyguluyoruz. Şimdi kanunda düzenlendi ama burada olmayan hükümler için BK genel
hükümlere gidiyoruz.
Şimdi ona hiç girmeyelim.
Şimdi biz alışverişi nerede yapıyoruz. Üye işyerinde. Parayı
kime ödüyoruz? Bankaya. Şimdi burada biz bankaya bize ödeme emri gönderince, sana
ne kardeşim ben gömlek aldım sana niye ödüyorum diyemiyoruz. Ya da kartı
çıkaran kuruluş bana ne kardeşim başkası aldı diyemiyoruz.
Burada hukuki bir niteleme yapılması gerekiyor.
Borcun nakli mi
alacağın temliki mi? à Biz gittik mağazadan alışveriş
yaptım çekti. Ne var orada? à Üye işyerinin benden bir alacak hakkı var. Satım
sözleşmesinin semenini ödemedik. Üye işyerinin bizden bir alacak hakkı vardır.
O alacaklı ben borçluyum. Biz ne yapıyoruz teorik olarak? à O alacağını temlik ediyor bankaya.
Banka da ona dayanarak gel bana öde diyor. Çark böyle işliyor. Ona dayanarak
istiyor banka.
Sistem borcun nakli gibi değildir. Farklı bir müessese ama
benzetme olsun diye anlatıyoruz. Alacağın temliki ile borcun naklini
karşılaştırın klasik sınav sorusudur. Siz borcu kime naklediyorsunuz? Bankaya.
Banka ne yapıyor? à Üye işyerine ödüyor. Peki, banka sizden nasıl alacak onu? à
Bankayla cari hesap sözleşmesi var çünkü on yıldır
kullanıyorsunuz kartı. Bazen fazla yatırıyorsunuz borcu o zaman ne oluyor.
Aklınıza gelecek bütün müesseseler var. Hiçbir hüküm
bulamayınca vekâleti uyguluyoruz. Birden fazla sözleşeme türüne ait unsurlar
içinde yer alıyor. Gidiyorsunuz bir kart var diye VIP’den çay içiyorsunuz
filan. Cari hesap sözleşmesi var. Satım var. Borcun nakli, alacağın temliki
var. Kart çalışmadı bozuldu, o zaman ayıba karşı tekeffül hükümleri. Var mesela
sevgililer günüydü hediye alamadınız manevi tazminat doğdu mu doğmadı mı?
Kredi Kartı Üye işyeri Sözleşmesi
Diğer sözleşme de kartı çıkaran kuruluş ile üye işyeri
arasında yapılan sözleşmedir. Kredi kartı üye işyeri sözleşmesi; kartı çıkaran
kuruluş ile üye işyeri arasında, kredi kartı sahibi yararına akdedilen öyle bir
sözleşmedir ki; bununla üye işyeri kredi kartını kendi işyerinde nakit talep
etmeden ödeme aracı olarak kabul etmeyi buna karşılık kartı çıkaran kuruluş ise
kredi kartı sahibinin yaptığı harcamaları üye işyerine ödemeyi taahhüt eder.
A)Unsurları
1)Tarafların Anlaşması
Üye işyeri sözleşmesi rızai bir sözleşmedir. İcap ve kabul
ile kurulur.
2)Kredi kartının üye işyerinde ödeme aracı olarak kabul edilmesi
3)Kredi kartı ile yapılan harcamaların kartı çıkaran kuruluş tarafından üye işyerine ödenmesi
B)Hukuki Niteliği
Bu sözleşme tanımından da anlaşılacağı üzere, kartı çıkaran
kuruluş ile üye işyeri arasında sözleşmenin tarafı olmayan kart sahibi yararına
yapılan tam üçüncü kişi yararına sözleşmedir.
Kredi kartı sahibi üye işyeri sözleşmesi sözleşmesine taraf
olmadığı halde kredi kartının ödeme aracı olarak kabul edilmesini üye
işyerinden talep edebilir.
Üye işyeri sözleşmesi kredi kartı sahibi açısından tam üçüncü
kişi yararına sözleşme niteliğindedir. Biliyorsunuz iki türü vardır 3. Kişi
yararına sözleşme. Eksik ve tam olmak üzere. Farkı da üçüncü kişinin talep
hakkının olup olmamasıdır. Tipik bir 3. Kişi yararına sözleşmedir.
Yerli bir visa veya mastercard gibi lisans merkezi kurulup
çok büyük paraların dışa gitmesi engellenebilir.
13.03.2013
Kredi kartı sözleşmesi kendisine özgü yapısı olan çerçeve
niteliğinde bir sözleşmeydi
Kredi kartı üye işyeri sözleşmesinin unsurlarından
bahsetmiştik. Rızai bir sözleşme. Unsurları olarak kredi kartının üye işyerinde
ödeme aracı olarak kabul edilmesi. Kartı çıkaran kuruluşun yapılan harcamaları
üye işyerine ödemesi.
Hukuki niteliği olarak; karma muhtevalı bir sözleşme
ilişkisidir. Daha sonra akdedilecek ola bireysel sözleşmeler yönünden (çünkü
banka iş yeriyle anlaşma imzalamadan önce siz gidip oradan nakit olarak
alışveriş yapıyordunuz.) Ama şimdi üye işyeri diyor ki benimle bu kartı taşıyan
kişiden nakit değil limit dâhilinde karttan çekeceğim diyor. Ama nitelik olarak
genel işlem şartı niteliğindedir. Karma nitelikte bir sözleşmedir.
Buradaki bizim için tek bilmemiz gereken, üye işyeri sözleşmesi
bizim bildiğimiz, tam üçüncü kişi yararına bir sözleşmedir. Tam ve eksiğin
ayrımını söylemiştik. Onu biliyorsunuz. Şimdi burada sözleşme yapılırken üçüncü
kişinin kim olacağı belli değildir. Ama sözleşmede ne yazıyor. Benim kart
verdiğim şu kartı sana veren kişiler üçüncü kişi olacaktır diyor. Yani başta
belli değil ama nasıl belirleneceği sözleşmede belirleniyor.
Burada kredi kartı ile üye işyerinden yapılan alışverişlerde
kartın ödeme aracı olarak kabul edilmesi nedir? à İfa uğruna edim olarak belirlenir.
Yani ifa yerine edim değildir. İfa amacıyla(uğruna) edim ile ifa yerine edimin
farkını hep söylüyoruz. Burada artık borçtan kurt ulunuyor. O üye işyeri borcu
bankadan istiyor artık.
Kredi kartı sahibi ile üye işyeri arasındaki sözleşmeler
bizim konumuz değildir. O borçlar hukuk sözleşmeleridir. Orada satımsa satım
hükümleri uygulanır vs.
Gelelim esas sorun çıkan noktaya:
Kredi Kartı Sistemine Katılan Tarafların Hakları ve Borçları
Yine iki ayrı sözleşme ilişkisi
karşımıza çıkacak. Biri kredi kartı sözleşmesi diğeri üye işyeri sözleşmesidir.
A)Kredi Kartı Sözleşmesinde tarafların Hakları ve Borçları
1)Kartı Çıkaran Kuruluşun Hakları ve Borçları
a)Kartı Çıkaran Kuruluşun Hakları
1)Kredi kartı ile yapılan harcamaların ödenmesini isteme
hakkı
En önemli ana hakkı nedir? à Kredi kartı ile yapılan harcamaların
ödenmesini isteme hakkıdır. Bunu kimden isteyecek? à Kart sahibinden. Hangi harcama
bunlar? à Kredi kartı sahibinin üye işyerinde
yaptığı kredi kartıyla yaptığı harcamalardır.
2)Kredi kartı ile nakit kredi kullanılması halinde; anapara,
faiz ve gecikme faizi isteme hakkı
3) Kart ücretinin ödenmesini isteme hakkıdır.
Fakat bunun tartışmalara konu olduğunu biliyorsunuz. Sadece
bireysel olarak tüketici mahkemeleri karar veriyor. Ama halen devlet bir
düzenleme yapmadı.
b)Kartı Çıkaran Kuruluşun Borçları
Ana borcu nedir? à Kart sahibine mal ve hizmeti temini
için üye işyeri sağlamak. à Bu öyle bir
temel borç ki, bankanın kendi menfaatine olan borç. Taraflardan birinin borcu
karşının hakkıdır diyorduk. Ama burada bankanın kendi menfaatinedir. Ne kadar
çok işyeri ile anlaşırsa o kadar çok gelir elde eder.
İkincisi, kredi kartı sahibine kart düzenlemek. Hem böyle bir
borcu var hem de bunu yerine getirirken parasını da kart sahibinden talep
ediyor. Yine önce de söyledik. Sözleşmenin kurulmuş sayılması için zorunlu
unsur değildir. Çünkü sözleşme rızai bir sözleşmedir. Ayni bir sözleşme
değildir. Bunun da şu önemi var consensus+res meselesi yok.
Yani slip dediğimiz Pos cihazı, sizi değil kartı tanıyor.
Hocam, kredi kartı talep edilince, banka kredi durumunu
inceleyip kabul veya reddediyor. Fakat biz onu imzalamış oluyoruz. à Burada sözleşmeyi imzalamak icaptır.
O sözleşmeyi göstermek icaba davettir. Eskiden bilinmezken yanlış yorumlandı.
Şimdi bu tip sözleşme olduğu için, icaba davet. İmzalayıp verince icap oluyor.
O da inceleme yapıp, size onay verince kabul anlamına geliyor.
Şimdi borçlardan biri olarak bunu yazdık ama artık buna
ihtiyaç kalmadı. à Kredi kartı kullanılmasının yasaklandığını üye işyerine
bildirmek. Bu aynı zamanda üye işyeri sözleşmesinde de kartı çıkaran kuruluşun
borcu olarak karşımıza çıkacaktır.
2)Kart Sahibinin Hakları ve Borçları
a)Hakları
1) Adına kredi kartı düzenlenmesini
isteme hakkıdır.
2) Üye işyeri sağlanmasını isteme
hakkıdır.
3) Hesap dökümünün gönderilmesinin
isteme hakkıdır.
Şimdi üye işyeri sağlamak için faaliyette bulunma
yükümlülüğünü yerine getirdiğini ama yapamadığını ispatlarsa, banka borcunda
kurtuluyor. Teorik olarak böyle bir dava yoktur. Ama banka bu şekilde borçtan kurtuluyor.
Çünkü bunun bir iş görme edimi olmadığı (istisna edimi olmadığı), iş görme
faaliyeti olarak faaliyette bulunduğunu ispatlarsa. Sen niye Vakko’yla anlaşma
yapmadın demesi yeterlidir. Şimdiye kadar böyle bir dava konusu olabilir. Bu
olabilir.
Mesela samsundayım ama etrafta da hiçbir yer yok
kullanabileceğim. O zaman bu hem haklı fesih sebebidir. Hem de tazminat davası
açabilirsiniz. Ama üye işyeri sağlamak için faaliyette bulunulduğunu söyleyebilir.
Hocam bilgilendirme borcunu saymadık ya o ne olacak? à Kanundan doğan şu yükümlülük vardır.
5464 sayılı kanunda üç ayda bir merkez bankası faiz oranlarını belirliyor. Bir
de gelen ekstrenin altında yazıyor şu kadar olmuştur.
Banka’nın kurulması Bakanlar Kurulu imtiyazıyla veriliyor. Bu
durumda kamu hizmeti. Yani bunun da yükümlülükleri olmalıdır.
İkinci husus havale yapılırken alınan kesintinin vergisi
filan ödenmiyormuş herhalde. Yani bu
havale kesintisi konusunun üstü kapatılmış.
Bir de ikinci bir sahtekârlık size verdikleri ödeme planına
ile maliyeye bildirdikleri farklı oluyormuş. Yani vergileri faizleri sizden
peşin alıyor sonra onu maliyeye çok geç bildiriyor.
Bankaların belli bir konuda anlaşıp aynısını yapması yasak.
Ama bunlar anlaşmışlar. Bunun müeyyidesi nedir? à ruhsat iptali. Hadi yap yiyorsa
iptal et. Neyse ayrıca büyük şeyleri örtmek için bankalar kendileri küçük
cezalar yazdırılıyormuş.
Örn: Türk ve İsviçre Hukuku aynı olmasına rağmen, uygulama
farkı için bir örnek. Birisinin evine gidip anahtarı değiştirdi, çöktü eve. Bu
durumda ne olacak? Dava, cart curt. Fakat bunlar en az 3 sene sürecek. Ama İsviçre’de
hâkim daha ilk başta arayıp böyle böyle bir şey var eğer doğruysa söylediğin
hakkına devam et. Ama yanlış çıkarsa yargılama sonucu, 5 yıl hapis cezası var
diyor.
Bir de evi dışarıdan gösterip başka bir yeri tapuda satıyor.
Size ucuza veriyor ama asıl sattığı yerin kaç katı para alıyor. Burada adam
dolandırıcı da değil, tapuya gittin sorsaydın diyor.
b)Borçları
En önemli borcu, kredi kartıyla yapılan harcama tutarlarını
bankaya ödeme borcudur.
Ana tek bir borç var. Kart sahibinin bankaya karşı borcunu
ödemektir.
İkincisi de; sözleşmede kararlaştırılan üyelik aidatını (bu
dernek değil, yani üyelik o manadaki üyelik değildir) ödeme borcudur.
B)Üye İşyeri Sözleşmesinde Tarafların Hakları ve Borçları
1)Kartı Çıkaran Kuruluşun Hakları ve Borçları
a)Hakları
1) Kartı çıkaran kuruluşu, kredi
kartının ödeme aracı olarak kabul edilmesini istemek hakkıdır. Üye işyeri
sözleşmesi kartı çıkaran kuruluşa kendi kredi kartlarının üye işyerlerinde
nakitsiz ödeme aracı olarak kabul edilmesini talep etme hakkı verir.
2) Üye işyerlerinden yapılan harcama
üzerinden komisyon talep etme hakkı. à Zaten belli dönemlerde, her o dönem
içinde, yapılan harcama üzerinden komisyon talep ediyor.
b)Borçları
Kartı çıkaran kuruluşun üye işyerine karşı borçlarına
1) En önemli borcu: Kredi kartı
sahibinin yapmış olduğu harcamaları üye işyerine ödeme borcudur. à Bu borç, kart sahibinin bankaya
yaptığı ödemeye bağlı bir borç değildir. Yani şarta bağlı, fer’i filan
değildir. Yani kart sahibinin bankaya ödeme yapmasını önlemeden, üye işyerine
ödemek zorundadır. Ama hiçbir zaman üye işyerine henüz bana para yatmadı deme
hakkınız yoktur.
2) Bu da sözleşmenin niteliğinden ortaya
çıkıyor: Kredi kartı kullanımı için gerekli sistemi üye işyeri ile kurmak
borcudur. à Bunu da genellikle bankalar kurmuyor. Bu da ayrı bir
sözleşmenin konusudur. BKM ile banka bir sözleşme yapıyor. BKM bütün gerekli
donanımı bankayla yaptığı anlaşma çerçevesinde oraya kuruyor. Banka da oraya
belli bir komisyon ödüyor.
Dikkat ederseniz toplam 5 tane taraf ortaya çıktı. Birincisi
büyük dış şirketler. Onlar bankayla anlaşma yapıyor. Banka bir de BKM’yle
anlaşma yapıyor. Kart sahibiyle ayrı bir sözleşme yapıyor. Üye işyeriyle ayrı
bir sözleşme yapıyor.
En güzeli sıkıntılı durumlarda, BDDK’ YA şikâyet dilekçesi
yazmaktır. Aralarındaki kavgadan bir şekilde çıkarabiliyorsunuz.
3) Kullanımı yasaklanan kredi kartlarını
üye işyerine bildirmek borcu.
2)Üye İşyerinin Hakları ve Borçları
a)Hakları
1) Kredi kartı ile yapılan harcama
tutarlarının ödenmesini istemek hakkıdır. à Tam üçüncü kişi yararına sözleşme
olduğu için kart sahibinin kart ile yapmış olduğu tüm harcama tutarlarını üye
işyeri bankadan isteyecektir.
2) Kredi kartının kullanılması için
gerekli sistemi kurulmasının talep hakkı
b)Borçları
1) Kredi kartını ödeme aracı olarak
kabul etme borcu. Ana borcu budur.
2) Kredi kartının geçerlilik
kontrollerini yapmak. Tabi buna artık gerek kalmadı çünkü otomatik olarak
oluyor.
3) Bütün sözleşmelerde olduğu için;
kredi kartının ödeme aracı olarak kabul ettiğini gösteren tanıtım işareti
bulundurmak.
Soru: Kredi kartının oluşturulması ve kart sahibine verilmesi
bir zorunluluk değil diyoruz ya burada iki şey geliyor aklıma; birincisi
sözleşmenin adı bile kredi kartı sözleşmesi nasıl oluyor da bu zorunlu değil?
İkincisi, eğer bu bir borç değilse, istedikleri kadar farklı kart
gönderebilirler mi aynı hesaba bağlı olarak? Yani bu durumda rızai değil, ayni
bir sözleşmedi diyebilir miyiz?
Borçların ifasında o bir ifa modaritesi vardır. Ona uygun
olarak ifa edilmesi gerekiyor. Örneğin uygun olmayan zamanda ifa, kötü ifa
filan böyledir.
Kıymanın yağlı kâğıdı gibi düşünün bunu.
Bankanın size kart göndermesi icap, sizin kullanmanız
kabuldür.
27.03.2013
Kredi Kartının Kötüye Kullanılması
En çok sorun burada var. Dar anlamda kartın yetkisiz üçüncü
kişiler tarafından kullanılmasını anlıyoruz. Geniş anlamda ise kart sahibinin
iradesi dışında veya kart sahibinin katılımı ama bilgisi dışında kullanımını
anlıyoruz. Mesela kredi kartına başvururken sahtekârlık yapılmış. Aynı şekilde
de kredi kartlarına da kimlikle bir miktar kredi alıp
Kartı çıkaran kuruluşun kendi personeli ile yaptığı sahtekârlığa
biz karışmıyoruz. O adam çalıştıranın sorumluluğu oluyor. Yani kendi bankasını
dolandırıyor.
Ama biz kartın imza karşılığı teslimi ile başlıyor. Yani
kartın çıkarılıp kart sahibine ulaşmadan önce posta veya bankada yapılan kötüye
kullanma bizim konumuz dışında
Kredi kartının kötüye kullanılma şekilleri: Çalınması, gasp
edilmesi oluşturmaktadır. Yani kart sahibinin elinden rızası dışından çıkan
kartların kötüye kullanılması oluşturuyor.
Kart sahibi üye işyeri ve kartı çıkaran kuruluşun
sorumluluklara bakalım.
a)Kredi Kartının Kaybı
İki şekilde olur. Henüz teslim edilmeden kaybedilmesi. Bizi
bu ilgilendirmiyor. Diğer ise eline geçince kaybedilmesidir.
Postadayken kayıpta kredi kartını çıkaran kuruluş veya kart
sahibinin bir sorumluluğu olmuyor. Kartı çıkaran kurum ile taşıyıcı arasındaki
sorumluluk ilişkisi oluyor.
Kredi kartının kart sahibinin elindeyken kaybedilmesi en çok
rastlanan olaydır. Biz diyoruz ki, kart sahibinin kartını yetkisiz üçüncü
kişilerin eline geçmesini önleyecek şekilde saklaması gerekmektedir. Yargıtay
da bunu söylüyor. Kart her zaman kullanılan bir alet olduğu için, bunun kasaya
kitlenmesi gerekmiyor. Hatta en kolay ulaşılacak yerde taşınması gerekiyor.
Dolayısıyla bunun sıkı sıkıya kilit altına alınması şeklinde algılamıyoruz.
Hatta halı saha maçında ceketin cebindeyken asıyor. İlk
derece mahkemesi iyi saklayamadı diyor. Ama Yargıtay böyle bir özen beklenemez
diyor. İsabetlidir. Gerçekten de hayatın
olağan akışına aykırıdır.
Tabi hukuken, gerek ceza gerek özel, kredi kartını
kaybedilmiş olması hiçbir sorumluluğu gerektirmez. Bu kartın kötüye kullanımı
gerekir. Yoksa kartı bulunca kırıp atılmasında sıkıntı olmaz.
b)Kredi kartının Taklit Edilmesi
Kopyalanma da diyor. Seri kopyalama da oluyormuş. Yani
binlerce kartı kopyalayıp belli ülkelerde kullanımı oluyormuş. Taklit
edilmesinden de kural olarak sorumlu değil. Bir halde sorumlu sadece; (ilk New York’ta
başlıyor) Burada 50.000 adet taklit kredi kartını bir defada kullanan bir
çeteye rastlanıyor. Bundan otuz sene önce. Burada kart sahibinin sorumluluğu,
manyetik alanının kopyalanması için götürülürse olur. Yani genelde bu içeriden
oluyor. Bu bankanın bu işle ilgili biriminden alınarak yapılacak bir işlem.
Ama teorik olarak taklitte kart sahibinin kusuru varsa
sorumludur. Değilse sorumlu değildir.
Günümüzde smart kart, çift kart, avuç içi gibi yeni güvenlik
sistemleri getirildiği için mümkün olduğunca azalıyor.
c)Kredi Kartının Gasp Edilmesi
Üçüncü kişilerin rızası dışında kullanılmasının bir
örneğidir. Gasp, zilyedin eşya üzerindeki hâkimiyetine onun rızası
bulunmaksızın hukuka aykırı olarak son verilmesidir. Yoksa polis arama yaparken
alırsa bu gasp olmaz. (Tabi neden karşı koymama şeklinde bir unsur gerekir mi
diye tartışılıyor. Ama Allahtan Yargıtay bu şekilde yükümlülüğü olmadığını
iddia etmiyor. Çünkü herkes kahraman ya da rambo değil)
Gaspın hırsızlık ile gasp arasında bir şey olan kapkaç vardı.
Şimdi azaldı çünkü organize suç dendi.
d)Kredi Kartının Çalınması
Bu da diğer bir şeydir. Ama özen yükümlülüğü vardır. Ama
aşırı değil.
Kredi Kartının Kötüye Kullanılmasını Önlemek İçin tarafların yükümlülükleri
Kredi kartı bir sözleşmesel ilişkidir. Kart sahibi ile kartı
çıkaran kuruluş arasında bir sözleşme ilişkisi her zaman mevcuttur.
Sözleşme tarafları fark etmiyor. Aynıdır. 3lü ilişki var. Her
bir sözleşme açısından tarafların özen yükümlülüğü bulunmaktadır.
Tarafların özen yükümlülüğü, kredi kartı sözleşmelerinden
ortaya çıkan bir yan yükümlülüktür. Asli edim değil yan yükümlülüktür.
Yan yüküm ile yan edim yükümünü karıştırmamak gerekiyor. Yan
edim yükümü, sözleşmeden doğan ve asli edim ile birlikte sözleşmenin içeriğini oluşturan,
ikinci derecede ve asli edime bağlı yükümlülüklerdir. Yan edim yükümleri borçlu
yönünde bir yüküm, alacaklı yönünden ise bir hakkı ifade eder. Yani her
sözleşmenin asli yükümü vardır. Mesela kiracı taşınmaz karşılığı bedelini öder.
Ama yan yükümü olarak bahçeye de sen bak gibi yan edim yükümünü
kararlaştırabiliriz. Ama yan yükümlerin kaynağı, medeni kanunun dürüst davranma
başlığını taşıyan maddesidir. Yani dürüstlük kuralıdır.
Buradaki özen yükümlülüğü bağımsız bir nitelik
taşımamaktadır. Bizim bir kuralımız var, hiçbir sözleşmeye girmiyorsa kıyasen vekâlet
hükümlerini uygularız. Özen ile ilgili en iyi düzenlemede vekâlette vardır. Özen
bağımsız bir nitelik taşımamaktadır. Asli edime bağlı olarak ortaya
çıkmaktadır. Yan yüküm bağımsız bir edim olmadığı için, borçlunun buna aykırı
davranışı nedeniyle alacaklının zararı olmadıkça dava açma yetkisi yoktur.
Somut olaya bakarsak, ben çok özensiz adamım, hiç dikkat etmiyorum. Ama sadece
buna dayanarak daha kimse kullanmadan, banka maddi manevi tazminat davası
açamaz. Ama yan edim yükümlülüğü olarak ikinci derece edimi sözleşmede açıkça
kararlaştırırsak hiçbir zarar doğmasa bile akdin ihlali nedeniyle sözleşmenin
feshi davası bile açılabilir. Bu yan yüküm olduğu için sadece buna aykırı
davranış, zarar doğmamak şartıyla asli bir alacak davasını konusunu oluşturmaz.
Yani özen yükümlülüğü, biz iyi saklayacağız üçüncü kişiye geçmemesi için her
türlü tedbirini alacaksın. Üye işyeri bakımından ise kullanan kişiye iyice
bakacaksın filan diyoruz.
Kredi kartı sistemine katılan tarafların kartın kötüye
kullanılmasını önlemek amacıyla özen yükümü olduğunu Yargıtay da kabul
etmektedir.
Kredi kartı ile yapılan harcamalarda kötü kullanılmasını
önlemek için gerek kart sahibinin gerek üye işyerine yükümlülükler düşmektedir.
Kart sahibinin bu kötüye kullanmasının oluşmaması için gerekli özeni göstermesi.
Üye işyeri için de kartı kullanan için hüviyet vs. incelemesi ile kötü
kullanılmasını engellemesi gerekmektedir diyor.
Genel ilkeleri anlattıktan sonra taraflar yönünden kapsamına
gelelim.
Kartı Çıkaran Kuruluşun Özen Yükümlülüğü
Şimdi genel işlem şartı niteliğindeki sözleşmelerde bir takım
maddeler var. Bunların bir kısmı 5564’e
aykırı bir kısmı uygundur.
1) Kredi kartı sahibini seçimde özen yükümlülüğü:
Biz diyoruz ki, mutlaka bir kart ve kart sahibine ihtiyaç vardır kullanım için.
Bu yüzden banka her şeyden önce seçimde özen gösterir diyoruz. Ama bu
savcılıktan iyi hal, muhtardan kâğıt getir demiyoruz. Teorik olarak söylüyoruz.
Ama uygulamada olmaz. Çünkü ben sana güvenmedim diyemiyor. Banka. Sen neye
güvenmedim diyemiyorsun. Bundan kasıt şu; yan i5 bankayı dolandırmış. Sen bu
kişiye halen kart verme diyoruz.
2) Üye işyeri seçiminde özen
yükümlülüğü: Aslında kartı çıkaran kuruluşun en önemli yükümlülüğü üye işyeri
sözleşmesi akdedeceği iş yerini seçmesi gerekmektedir. Bu iki türlü önemlidir.
Uygulamada hem kart sahibini dolandırıyor. [Kredi kartıyla tefecilik diye bir
meslek varmış şu anda J O pos cihazına karşılık para ödüyor. En çok kullanımı o
yapıyor. Ama bu tefeciliğe giriyor. Halen davası devam edenlerde var. Maalesef
halen hepsi de faaliyettedir. Yani 100 lira veriyor 120 çekiyor gibi]
3) Kesintisiz bilgilendirme sisteminin
kurulması: Kredi kartının kötüye kullanımın önlemek için bir bilgilendirme
sistemi kurmak ve bunu 24 saat açık tutmak zorundadır. Yani kart kaybolunca
veya çalınınca 24 saat ulaşabileceğim bir yer olmalıdır. Veya bankanın 24 saat
boyunca ulaşılınca bloke imkânı gerekiyor. Alt sistemi nelerdir? à 1) Kartı çıkaran kuruluşun
bilgilendirilmesi. (kart sahibi tarafından) 2) Üye işyerinin bilgilendirilmesi.
Bunu da kartı çıkaran kuruluşun bilgilendirmesidir. 3) kredi kartı sahibinin
bilgilendirilmesidir (hocanın başına gelen olay Londra'da kopyalanma gibi)
sistem o kadar iyi ki banka size kötüye kullanım haberi oluyor.
4) Güvenli kredi kartı uygulaması:
Bunların hepsi özen yükümlülüğünün somut halleridir. Kartı çıkaran kuruluşun
özen yükümlülüğünü yerine getirdim demek için bunları yapmak zorundadır.
5) Harcama belgelerinin kontrolü: Burada
farklı bir kontrol var. Burada kartı çıkaran kuruluşun üye işyeri tarafından
verilen belgelerin kontrolüdür. Bu da özen yükümlülüğüne ait bir husustur.
Kredi Kartı Sahibinin Özen Yükümülülüğü
1) Kartın korunmasında özen yükümlülüğü:
Fiziki olarak korunması. Bunun kapsamı nedir? à Kart sahibi kartın yetkisiz kişilerin
eline geçmesi için güvenli bir şekilde saklamak ve korumak zorundadır.
Yargıtay’a göre, gerekli özeni göstermeyen kart sahibi müterafık kusurlu
sayılmıştır. Yine bir kararında, kartını özenle korumayan kart hamilinin özen
yükümlülüğünden dolayı sorumlu olacağını söylemiştir. Mesela arabanın camını
açık bırakıp içinde kartları görünecek bir yere koymak gibi.
2) Kredi kartının kullanılmasında özen
yükümlülüğü: Kredi kartı sahibi kartıyla işlem yaparken özen göstermek
zorundadır. Başkasına kullandırmayacak. Bilgileri başkasıyla paylaşmayacak. Ama
yine de halen evladım kartı tak şifrem şu deniyor.
Üye işyerinin Özen Yükümlülüğü
Burada da, kredi kartının iki ana başlık altında
incelenebilir.
1) Kredi kartını İbraz Eden Kişinin
Denetiminde Özen Yükümlülüğü: Yani üye işyeri kredi kartını kullanan kişinin
gerçekten kart sahibi olup olmadığını kontrol etmek zorundadır. En azından o
kişi mi diye hukuken kimlik sorabiliyor. Kanunda da açıkça üye işyeri
gerektiğinde kimlik sorabilir diyor. YHGK’nin bir 2001 tarihli karar var; orada
diyor ki kartı ibraz eden kişini yetkili hamili olup olmadığını üye işyeri
görevlisi tespit etmeli ve bu amaçla karttaki imza ile harcama belgesine imzası
olması gerekiyor diyor. Ama bu tabi tarihe karıştı. Ama niteleme ilginçtir.
Özen borcu bu anlamda yerine getirilmesi gereken özendir. Kuşku halinde kimlik
istenebilmelidir. Bu olayda doğru olarak kart sahibini korumuş. Üye işyerine
sorumluluk yüklenmiş. Yani kart sahibinin kusuruyla verilmiş oluyor. Ama bu
olayda üye işyerinin ağır ihmali oluyor. Bazı hukuklarda üye işyeri kimlik
kontrolü isteyemez diyor. Ama Türkiye’de kimlik istenir.
2) Kredi Kartının Denetimine İlişkin
Özen Yükümlülüğü: Kapsamı şunlardır: Birincisi kredi kartının geçerlilik
süresi. Gerçi makine kendisi belirliyor. Ama teorik olarak söylüyoruz. İkincisi
kredi kartının yasaklanmış olup olmadığı. Üç kredi kartı sahibi tarafından
imzalanmış olması. Dört kredi kartının hasarlı olmaması. Bunların hepsini zaten
makine yapıyor. Beş harcama belgesinin imzalanması, (bazı kartlar bakımından
şifresi kartlar var. Şifre istemeden imza gerektiren kartlar var) Altıncısı
kredi kartındaki imza ile harcama belgesindeki imzanın karşılaştırılması,
Yedincisi ise limit aşımı için onay alınması. (bu da üye işyerinin denetim
yükümünün kapsamına giriyor.
Böylece özen yükümü bitti.
Bu işlemleri yerine getirmede BK 390 anlamında yerine getirilmesi
gereken özendir. Yani özen yükümün derecesini vekâletteki özenle eş değer
görüyor. Bu değerlendirme de doğrudur.
03 Nisan 2013
Kredi kartının kötüye kullanımını söyledik ve kredi kartının
kötüye kullanımını önlemek için tarafların özen yükümlülüğünün nasıl
anlaşılması gerektiğini anlattık. Şimdi gelelim kredi kartının kötüye
kullanılmasından hukuki sorumluluğa
Kredi kartının Kötüye Kullanımından doğan hukuki sorumluluk
Yine ayrımlarımız var. Birincisi, üçüncü kişi tarafından
kötüye kullanımından sorumluluk, ikincisi üye işyeri tarafından kötüye
kullanımından doğan sorumluluk, üçüncüsü de kart çıkaran kuruluşun kötüye
kullanımından sorumluluk. Bir de kart sahibi vardı ama onda bir şey yok.
Üçüncü kişi tarafından nedir? à Çalan, elde eden, kopyalayan kişinin
sorumluluğu var. Burada da şöyle bir ayrım var. Birincisi banka ile kart sahibi
arasındaki sorumluluk. Üçüncü kişi kartı kullandı bilemedik. Banka size ekstre
gönderiyor. Hiç gitmeden New York’ta para çekilmiş. İşte bu gibi ihtilaflar
çıkıyor. Kredi kartının üçüncü kişi tarafından kullanılması. Burada kartın
sahibinin elinden rızası dışında çıkınca kullanımda söz konusu oluyor. Yani
kayıp, çalıntı veya gasp halindeki hukuka aykırı kullanımdan söz ediyoruz.
Yani şöyle, bir sözleşme tarafları var. Banka, üye işyeri,
kart sahibi. Ama burada sözleşmeye taraf olmayan üçüncü bir kişinin, emniyeti
sui istimal ederek kullanımından söz edeceğiz.
Şimdi hukuki olarak üçüncü kişinin sizin kartınızla bir işlem
yapmasının hukuki niteliği nedir? à Yetkisiz hamil sıfatıyla kredi
kartının kullanımı halinde, üye işyerinde düzenlenen harcama belgelerinde kart
sahibinin imzası bulunmadığı için bu hukuken geçerli bir talimat sayılmaz.
Çünkü aslında bizim yaptığımız her işlem aslında nedir? à Bankaya verilen bir talimattır.
İşyerine şu alışverişin karşılığını öde talimatıdır. Ama yetkisiz hamil
sıfatıyla üçüncü kişinin kartını kullanmasında kart sahibinin rızasını
taşımadığından geçerli bir talimat sayılmıyor. Ortada geçerli bir talimat
bulunmadığı için kartı çıkaran kuruluşun, kredi kartı sahibinden bunu talep
etme hakkı doğmuyor.
Bu teorik kısmı tabi. Türk hukukunda kart ile yapılan
alışverişlerin tutarını üye işyerine ödeyen kartı çıkaran kuruluşa. Şimdi siz
alış veriş yapıyorsunuz. Banka bunu üye işyerine ödüyor. Ama size dönüp yaptığı
ödemeyi talep ediyor. İşte bankanın kart sahibinden ödemeyi talep etme hakkı
EBK 386/2 atfı gereği EBK 394’e dayanmaktadır. Biz buna ne diyoruz? Müvekkilin borçları altında vekâlet
sözleşmesinde vekilin sözleşmeye uygun olarak yaptığı masraf ve avanslar için
müvekkilin vekili borçtan kurtarması gerekiyor. Yani müvekkilin vekili borçtan kurtaran
yükümlülüğü var. Burada bizim adımıza banka üye işyerine para ödüyor. Biz de
onu o borçtan kurtarıyoruz. Bizim bankaya yaptığımız öde müvekkillin vekilini
borçtan kurtarma kapsamında değerlendiriliyor.
Yeni TBK 510’da yazıyor. İşte buradaki vekâlet verenin borçları
altındaki maddeyi kıyasen uyguluyoruz. Hangi genel hareketle? à BK’ da açıkça düzenlenmeye sözleşme
niteliği uyduğu ölçüde vekâlet hükümleri uygulanır kuralından hareketle. Bunun
alt ayrımı burada nedir? à Borçlar özel vekâlet sözleşmedeki bilgiden; usulüne uygun
ifa kavramı nedir? à Müvekkillin talimatlarına uygun ve vekâletin ifası için
zorunlu olma unsurunu arıyoruz. İşte dolayısıyla üçüncü kişi hukuka aykırı bir
şekilde kredi kartınız kullanırsa sizin talimatınız söz konusu olmadığı için
sizden de normalde talep edemiyor.
Şimdi bu genel bilgilerden sonra gelin bizim kredi kartlarına
uygulayalım. Kredi kartının üçüncü kişi tarafından hukuka aykırı kullanım
halinde, kartı çıkaran kuruluşun kart sahibinden ödemeyi talep etmesi mümkün
değildir. Zira harcama tutarlarını üye işyerine ödeyen kartı çıkaran kuruluş
bunu sizin vekiliniz sıfatıyla yapıyor. Ancak burada müvekkilin talimatına
uygun ödeme olmadığı için, kart sahibinin müvekkil sıfatıyla, bankayı vekil
sıfatıyla borçtan kurtarma yükümlülüğü doğmamıştır. Bütün yargı kararlarının
gerekçesi bu şekildedir. Niye talep edemeyeceğini bu şekilde
gerekçelendiriyorlar. Bunu diyoruz ama ne zaman sorumlu tutulacak? à Sizin kartın ele geçirilmesinde
kusurunuz varsa veya siz de işin içindeyseniz sorumluluğunuz vardır. Ama irade dışı çıktıysa ve hukuka aykırı
kullanım varsa hiçbir şekilde kart sahibini sorumlu tutamıyoruz. Sizin de
ihmaliniz varsa ya müterafik kusur olur ya da illiyet bağını kesen sebep olur.
Vekilin iş görme edimi, yani bankanın üye işyerine ödeme
yapması, yazılı bir havale veya yetki talimatının veya geçerli bir talimatın
bulunmamış olması nedeniyle bankaya bir talep hakkı vermemektedir.
Burada şöyle bir özellik var. Banka iyi niyetli olarak kartın
çalındığını bilmiyorsa veya bilebilecek durumda değilse ve iyi niyetli ödemiş
olsa masraf olarak müvekkilden talep edemez.
Yani masraf adı altında isteme şansı yoktur.
Şimdi bunları büyük bir parantez içine alın, bunların geçerli
olabilmesi için tek şartımız, kredi kartının üçüncü kişi tarafından hukuka aykırı
olarak kullanılması halinde, ödeme yükümlülüğünün doğmaması için onun kusurunun
bulunmaması gerekir. Bunun doğal bir sonucu olarak eğer kredi kartının üçüncü
kişi tarafından h.a. kullanımında kredi kartı sahibinin herhangi bir kusuru
varsa doğan zarardan kart sahibi de sorumludur.
Şimdi bizde uygulanmayan sözleşmenin olumlu ihlali diye, ifa
etmeme hallerinden birinden esinlenerek teoride söyleriz ama uygulamada neyi
gösteririz? à Alet edevatı veriyorsunuz. Boyacı gelmiş merdivenin bacağı çatlamış
durumdaysa burada işte müspet ihlali vardır. Burada da özen göstermemesi
sebebiyle kart üçüncü kişinin eline geçmişse (örnek olarak da araba ve camı
açık bırakıp kartları da orada dizmiş şekilde gözüküyor) burada sözleşmenin
olumlu ihlali nedeniyle kart sahibinin kusuru oranında tazminat borcu doğar.
Demin söylediğimiz gibi eğer kredi kartınızı kaybedince
kullanılmayınca bir sorumluluk doğmuyor. Yani özen borcunun ihlali tazminat
sorumluluğunu doğurmuyor. Mutlaka zarar unsurunu arıyoruz.
Mesela alman federal mahkemesinin bir kararı var; kredi
kartının kaybında kart sahibini ağır kusuru olsa dahi, kayıp bildiriminin
yapılmış olmasıyla birlikte kartın kötüye kullanımı engellenmiş bulunduğundan,
bildirimden doğacak zararlardan hiçbir şekilde sorumlu olmayacaktır. Kayıpta
çok ağır kusurunuz var. Yani iradeniz dışında kartın elinizden çıkmasıyla
bankaya bildirmeniz arasında geçen süreden sorumlusunuz. Ama bildirimden sonra
hiçbir şekilde sorumlu değilsiniz. Çünkü bundan sonra artık kötüye kullanımını
engelleme yükümü bankaya düşüyor.
Çünkü kartın çalındığını bildirdikten sonra kart sahibinin
yapacağı bir şey kalmıyor ve sorumluluk bankaya geçiyor. Zaten Banka ve Kredi
kartları kanuna da hüküm getirildi. Bunu AB komisyonunun 17 Kasım 88 tarihli bir
tavsiye kararı var. Oradan alıyoruz.
Şimdi burada bütün olay o arada doğuyor. Bütün sorun kartın kaybı ile bildirim tarihi
arasında geçen süredeki kullanımdır. Onunla ilgili bir eski dönemde mark’ın
euroya geçilmediği dönemde, 150 marklık sorumluluk götürü bedeli vardı. Şimdi o
150 Euro oldu. Şimdi öyle bir ab direktifi vardır. Bizim Yargıtay bakıyor kimin
kusuru var diye bakıyor. Kusurun yoksa hiç sorumlu değilsin, kusurun varsa
sorumlu tutuluyorsun. Ya bankayla birlikte sorumlusun, ya da illiye bağını
kesersen tek başına sorumlu oluyorsun.
19 hukuk dairesinin 94 tarihli bir kararında (hocanın
kitabında da varmış), o dönemde pos cihazlarının olmadığı dönem. BUL diye
(Birleşik uyarı listesi) elden gönderiliyordu. Bakıp seçiyordunuz. 15.11.88
günlü yalnız Türkiye'de geçerli olarak davcıya verilmiştir. Çaldırmış ve aynı
gün yazılı olarak bildirmiştir. Tabi o dönemde otomatik sistem olmadığı için,
bildirim yükümlülüğü yerine getirilmiştir. Bu çalıntı üzerine üye işyerine
açıklama yapılmıştır. 22 Mayısta bildirim
yapılmış ama 16 gün sonra bildirim yayınlanmış. Çalınan kartla 31’inde alış
veriş yapılmış. Her biri 400 lirayı geçmeyecek şekilde 11.6.91’e kadar her gün
kullanılmıştır. Eskiden yine vahşi bankacılığın üye sözleşmesinde şöyle bir
hüküm varmış, kayıt ya da çalıntı ihbarın yazılı olarak bildirimde sonra üyenin
tek başına sorumlu olacağına dair hüküm var ve BK 99’a göre geçerli değildir
demiştir bu hükmü. Dolayısıyla yeterli önlemleri almayan bankanın ağır kusuru
vardır. Şimdi artık bunların hepsi tarih oldu. Çünkü elektronik sistem var.
Kartın üçüncü kişi tarafından haksız kullanımı halinde kart
sahibinin sorunu sadece bankaya bildirim yaptığı süre ile sınırlı. Bildirimden
sonra hiçbir şekilde sorumluluğunu kalmıyor.
Şimdi üçüncü kişi tarafından kullanılması halinde kartı
çıkaran kuruluş ile üye işyeri arasındaki sorumluluk.
Üye işyeri kredi kartı yetkisiz üçüncü kişi tarafından
kullanılmış olsa dahi mal ve hizmet sağladığı sözleşmeden doğan bir talep
hakkına sahiptir. Niye çünkü o bir mal teslim etmiş veya hizmette bulunmuş
fakat bu kişi gerçek sahibi değildir. Bu durumda kart başkasına ait çıkmıştır.
Her somut olayda üye işyerinin kusuru olup olmadığını arıyor. Yani kartın
geçerliliğini ve slipe atılan imzanın karşılaştırılmasını filan arıyor. Eğer üye
işyeri özen yükümlülüğüne ilişkin gerekli denetimleri yapmamış ise hiç kimse
kendi kusuruna dayanamayacağı için kartı çıkaran kuruluş tarafından talepte
bulunamaz.
Bazı istatistikler var; belli kartlar sadece aynı işyerinde
kullanıyor. Sadece belli bir benzinlikte kullanılmış. Bir şey fark
edemiyorsunuz ama o işyerinin ortak olduğunu gösteriyorsunuz. Bu durumda onunla
sözleşme yapmayacaksınız. Yani %80 aynı istasyonda kullanılıyor. Adam
milyonlarca ciro yapıyor. Ama ispat ve delil yetersizliği olduğundan yapacak
bir şey olmuyor. Bu durumda sadece üye işyeri anlaşmasını feshedeceksiniz. Yani
fiilen böyle uygulama vardır.
Normal satışının üç mislini sahte kart ile yapıyorsa bir yer
oradan da şüphelenmek gerekiyor. Ama biz şüphe olmayan halde şüpheli gibi işlem
yapıyoruz ama şüphe olan yerde ise şüpheden sanık yararlanır ilkesini
uyguluyoruz.
Kredi kartı üçüncü kişi tarafından kötüye kullanılınca, üye
işyeri özen yükümlülüğünü yerine getirmediyse banka üye işyerine üçüncü kişinin
hukuka aykırı şekilde yapılan alışverişlerin bedelini ödemek zorundadır. Banka
katlanıyor buna. Banka da bunu sigorta ettiriyor. Sigorta da bizim cebimizden
çıkıyor.
Ama üye işyerinin özen yükümünü yerine getirmemesi halinde
üye işyeri kendi kusuruna dayanamayacağından bankadan talepte bulunamaz.
Burada bir menfaat dengesi vardır. Üye işyeri de haklı.
Masanın başına geçti cırt cırt çekti gitti. Vatandaş yemeği yedi gitti. Yapacak
bir şey yok. Banka bunu size ödemek zorunda kalacaktır. Bu durumda banka kart
sahibine dönecek ve çalınmadaki kusura bakacağız. Eğer kart sahibinin kusuru
yoksa sorumlu olmayacaktır.
Normalde pin koduyla işlem yapılıyor. Ama halen kimlik
gösterme zorunluluğu var kanuna göre. Ama bunu katı bir şekilde uygulamamak
gerekiyor. Bunu uygularsanız bütün üye işyerlerini sorumlu tutabilirsiniz.
Bizim tek bilmemiz gereken; kredi kartının üçüncü kişi
tarafından hukuka aykırı olarak kullanılmasında kusuru olan taraf zarardan
sorumludur. Kartın kötüye kullanılmasına
ortak kusur varsa zarar her somut olaya göre hakkaniyete göre
paylaştırılmalıdır. Buradaki kusur, akdi kusurdur yani sözleşme kusurudur. Akdi
kusur neydi? à Borçlunun içinde bulunduğu sosyal ve mesleki çevredeki
ortalama bir borçlu tipinin davranışından sapan hukuk düzeninin kınadığı bir
davranış biçimidir. Yani akdi kusur dediğimiz gibi kast da olabilir. Veya özen
göstermeme de olabilir. Bu durumda da kusur olur.
Özenin derecesi. Doktorun göstermesi gereken özen ile mahalle
bekçisinin göstermesi gereken özen farklıdır.
Bankalar yönünden bankalar itibar güven müessesidir ve
bakanlar kurulunun imtiyazıyla faaliyette bulundukları için bankaların özen
göstermesi gereken özenin yoğunluğu çok fazladır. Yani en yüksek özen yükümü
bankalardadır. Banka tacirdir ama
basiretli tacirin özeninden çok daha fazla özen borcu vardır. Yani nitelikli
bir özen borcu beklenmektedir.
Kredi kartının kötüye kullanılması halinde gösterilmesi
gereken özen denildiğinde à Kredi kartı sahibi orta zekâlı bir insanın göstermesi
gereken özeni gösterecek, üye işyeri tacir olduğu için basiretli tacir özenini
ve banka da en yüksek özeni gösterecektir. Teorik olarak güzel bir ayrımdır.
Şimdi bunu hoş laf olsun diye söylemedik. Kartı çıkaran
kuruluş banka olduğu için onun göstermesi gereken özenin basiretli tacirin
özeninden çok daha yüksek olduğunu söyledik. Bu nedenle hukuka aykırı
kullanımda kartı çıkaran kuruluş kendi kusuru bulunmadığını ispat edecektir. Neden?
à Çünkü sistem onun elinde ve sistemi
o görüyor. Şunu iddia edebiliriz. Ankara’da kullandı iki dakika sonra İstanbul'da
da kullanılıyorsa sistem onu görmelidir diyebiliriz. Ama benim kartım burada
çekilip iki dakika sonra başka bir yerde çekildiyse banka bana ne kardeşim ben
bilemiyorum diyemez. Sistemini ona göre kurması gerekirdi.
Akdi sorumlulukta ispat yükü ters çevrilen bir kusur karinesi
var, borçlu kendisine hiçbir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat edilmedikçe
bundan dolayı sorumludur. Yani borçlu kusursuzluğunu ispat ederek ancak akdi
sorumluluktan kurtulabilir. Tabi bu aksi ispat edilebilir bir karinedir. İspat
yükü alacaklıya değil borçluya yüklenmiştir.
Üye işyeri sözleşmesi iki tarafa da borç yükleyen bir
sözleşme, üye işyeri sözleşmesinde kartın 3.kişi tarafından kötüye kullanılınca
üye işyeri ben edimi yerine getirdim artık bundan sonra kusursuz olduğunu banka
ispat edecektir. Edim yükümü ona geçti. Çünkü benim için sattığı malı bana
ödeme edimidir. Bu durumda ispat yükü kartı çıkaran kuruluşa geçtiğini ifade
ediyoruz.
3. hukuk dairesini bir kararı var. 17.6.99 tarihli bir karar.
Kredi kartı üstünde adı soyadı veya ticaret unvanı tarafından kullanılabilir
ama başka bir kişi tarafından ibraz edilen üye işyeri kartı kabul etmemek
zorundadır. Bu kararda yükümlülükleri belirtilmiş.
A)Kredi Kartının Kart Sahibi Tarafından Kötüye Kullanılmasından Doğan Sorumluluk
a)Kredi Kartının edinilmesinde Usulsüzlük
Kredi kartı sahibi kartı çıkaran kuruluşa ilk başvuruda
yanlış bilgiler ile kredi kartı almış olabilir. Bu ekonomik gücüne ilişkin veya
kimlik bilgilerine ilişkin olabilir.
Tabi burada ne sorumluluğu var? à Kredi kartı sahibi ile kartı çıkaran
kuruluş arasındaki bu usulsüzlük, kart sahibinin sözleşme öncesi kusuruna
dayanan bir sorumluluğu gerektirir. Burada aslında kart sahibinin hilesi söz konusudur.
Burada biliyorsunuz, sözleşme kurulmasa dahi kartı çıkaran
kuruluş zararını talep edebilecektir.
Burada iki türlü oluyor. Ödeme gücünü yüksek söylediğiniz
için geri tahsil olanağı kalkıyor.
Sahte bilgi veya limiti yüksek gösterdin. Burada baştaki bir
usulsüzlük var. Üye işyerinde işlemi yaptım ama bankaya ödeme yapmıyorum. Banka
gidip de ben ekonomik gücü ben araştırmamıştım diyemez bu yüzden üye işyerine
ödüyor ama bankaya karşı kart sahibi sorumludur. Tabi banka tahsil edebilirse.
b)Kredi kartı kaybolmadığı, çalınmadığı veya gasp edilmediği halde kayıp bildiriminde bulunulduktan sonra kötüye kullanımdan dolayı sorumluluk
Bu en çok karşılaşılan sorumluluktur. Tabi bu niye yapılıyor?
à Kartın çalınması ile bildirim
arasındaki kullanmada belli bir limitle sorumluluğunuz. Bu limit ile sizin kötüye kullandığınız
miktar arasındaki miktar sizin kötüye kullanımınız kâr kalıyor.
Kayıp kartlar için sorumluluk sınırı ABD’de 50 dolar, AB’nin
önerisi ise 150€’dur. Alışverişlerin tutarı azami sorumluluk tutarını aşıyorsa
kart sahibi sorumluluktan kurtulabiliyor. Ama teorik olarak diyoruz ki
kusurunun bulunmaması gerekiyor diyeceğiz.
Kart sahibinin kusuru varsa akdi sorumluluk vardır. Kişi ağır
kusuruyla akdi sorumluluğunu ihlal etmiş olacaktır. Yargıtay da kredi kartı
kaybolmadığı halde kullanınca ceza hukuku yönünden dolandırıcılık olarak kabul
etmektedir.
c)Kredi kartı sahibinin iradesiyle Kartın Kötüye Kullanılması
Bunda da ya kendi kullanır. Yani hukuka aykırı değil doğru
kullanıyor ama bankaya yanlış bildirim yapıyorsun. Yani kart sahibi bizzat
kendisi kullanıyor. İkincisi yine kart sahibinin üçüncü kişiye verilerek kötüye
kullandırılması vardır. Burada kredi kartının hukuka aykırı olarak kullanım
olunca doğacak zarardan kart sahibi sorumludur. Her iki ihtimalde de böyledir
bu.
Kart sahibi sözleşmeyi ihlal ediyor. Kartı verdiniz üçüncü
kişi, aynı zarardan bu kartın kişi tarafından kötüye kullanıldığını biliyorsa
haksız fiil faili olarak bankaya karşı sorumludur. Yani odacıyı gönderdik şu
kadar para çek dedim, o da biliyorsa haksız fiil faili olarak sorumlu olur.
d)Kredi Kartı Sahibinin İradesi Dışında Kötüye Kullanılması
Kart sahibinin eşi çocukları veya aile fertlerinden birinin kullanması.
Veya kartı verdiğiniz kişinin kötüye kullanması. Yani 50 lira verdim ama o 500
lira çekti. Bu ihtimal kartı sahibinin iradesi dışında kötüye kullanılması.
Böyle bir durumda hukuken kart sahibi sorumludur çünkü bu hırsızlık suretiyle
ileri sürülmüyor. Gerçekten ceketi evde unuttunuz çocuğunuz gitti kullandı ama
siz sorumluluktan kurtulamıyorsunuz. Kart sahibinin yardımcı kişisinin kötüye
kullanımında da kart sahibi sorumludur. Burada da adam çalıştıranın sorumluluğunda
özen göstermediğiniz diye sorumlusunuz.
İşe uygun adam seçmediğin için kusurunu oluşturuyor. Siz iç ilişkinizde
zararınızı ondan talep edersiniz ama bankaya karşı bunu ileri süremiyorsunuz.
17.04.2013
B)Üye işyeri Bakımından Kötüye Kullanma
Bu kötüye kullanmalardan bir kısmı özel hukuk anlamında
kötüye kullanma sayılmıyor. Pos cihazıyla tefecilik yapıyor demiştik. Ama bizim
üye işyeri tarafından kötüye kullanılması denildiğinde, genellikle çalınan vs.
yapılan kartların bir şekilde sisteme sokulmasıdır. Kredi kartını asıl kullanım
alanı üye işyeridir. Dolayısıyla üye işyerleri tarafından kredi kartları şu
şekilde kötüye kullanılabilir.
1)
Değeri
Üzerinde Harcama Belgesi Düzenlemek: Bu aslında dolandırmak oluyor. Çünkü 100
liralık yemek yediniz ama 125 lira çekti. Yani yapılan harcama tutarından daha
fazla düzenleme düzenlemek. Burada hem bankayla yapmış olduğu üye işyeri
sözleşmesine aykırı hem de o anda müşterisi ile yapmış olduğu sözleşmeye aykırı
davranmış oluyor. Eğer üye işyeri kredi kartı ile yapılan harcama üstünde belge
düzenlemişse, kartı çıkaran kuruluş bunun fazlalığını ödemek zorunda değildir.
Bu tabi ispat sorunu.
2)
Sahte
Harcama Belgesi Düzenlemek: Sahteden kasıt şudur. Kavram olarak tam
karşılamıyor belki ama içeriği sahte olan. Yoksa sahte belge üye işyerine
yaramaz. Ödeme belgesinin gerçek olması lazım. Ama onun içeriğinin sahte olması
gerekiyor. Mesela hiç alışveriş yapılmadığı halde kartı çekiyor ve ona elden
para veriyor. 100 liralık gömlek almış gözüküyorsunuz. Size kredi sağlamış
oluyor böylece. Buradaki harcama belgesinin kendi sahte değil ama içeriğindeki
işlem sahtedir.
3)
Kredi
kartı sahibiyle anlaşarak kötüye kullanma: Üye işyerinin kart sahibiyle
anlaşmak suretiyle kredi kartını kötüye kullanma mümkündür. Bu da siz sonuna
kadar harcıyorsunuz, sonra arayıp kartı kapatın diyorsunuz. Orada sanki üye
işyerinde kullanılmış oluyor gibi. Bu hem kart sahibinin hem de üye işyerinin
kötüye kullanmasına örnektir. İspat edemiyorsunuz çünkü sistemden geçiyor. Üye
işyeri benim makinemden geçti ben ne bileyim diyor. Eskiden şu oluyordu. Belli
limitler için onay alma zorunluluğu yoktu. 100 liranın altında yoktu. Adam 10
tane alışveriş yapıyor. 1000 liralık kartı boşaltıyordu.
4)
Üye
işyerinin 3. Kişiyle anlaşarak kredi kartını kötüye kullanması: Yani çalan kişi
benim elimde çalıntı kartlar var diyor ve bunu sisteme sokalım diyor. Bir
öncekinde kart sahibiyle kötüye kullanım vardı. Burada ise üçüncü kişi var.
Çoğu olayda ispat olunamıyor. Sizin kartınız çalındığı için siz kurtuluyorsunuz
üye işyeri ben ne bileyim diyor ve kurtuluyor.
C)Kredi Kartının Kartı Çıkaran Kuruluş Tarafından Kötüye Kullanımından Doğan Sorumluluk Halleri
1)
Kredi
Kartının henüz sahibine tesliminden önce kötüye kullanılması: Buna halen
rastlanıyor. Çünkü burada gerçek bir kart söz konusu. Yani kart sahte değil.
Kimlik bilgileri de sahte değil. Sizin adınıza kartı çıkarıyorum. Postayla size
göndermeden oymuş gibi kullanıyorum. Yani çalıştığım bankayı dolandırıyorum.
Burada henüz kart teslim olmadığı için bütün sorumluluk bankadadır. Çünkü zaten
siz daha kart sahibi değilsiniz. EBK 100’e göre yardımcı kişi çalıştıranın
sorumluluğu ilkelerine göre kartı çıkaran kuruluş burada tek başına sorumlu
olacaktır. Ama sahtekârlığı yapana rücu edecektir.
2)
Sahte
kredi kartı düzenlemek suretiyle kredi kartının kötüye kullanılması: Yine kredi
kartı kuruluşunda çalışan elemanlar, hayali isimler adına veya talebi olmayan
gerçek kişiler adına kredi kartı düzenleyip sisteme sokabilirler. Burada da
yine kendi istihdam ilişkisi olduğu için banka bundan sorumludur. Kendi
memuruna gerekirse rücu eder. Zaten yardımcı kişinin fiilinden sorumluluk
kusursuz sorumluluktur. Burada banka personelinin fiilinden dolayı bankanın
sorumluluğu da kusursuz sorumluluktur. Ama tespit varsa kullanan personel
haksız fiil faili olarak bu zarardan sorumludur. Burada siz üye işyerini
dolandırıyorsunuz. Banka yine ödeyecek üye işyerine.
Tüketicinin Korunması hakkındaki Kanun Açısından Kredi Kartı Kullanımı
Kredi kartları hakkındaki kanun çıkmadan önce kredi kartı
sahiplerini neye göre koruyorduk? à Banka kartları ve kredi kartları
kanunu 2006 tarihli. Bu tarihten önce de, TKHK hükümlerine göre bir takım
tüketiciyi koruyan (tüketici: kredi kartı sahibi oluyor) bir takım hükümler
vardı.
TKHK’nın kredi kartı hükümlerine uygulanması.
Şartlar
1) Kredi kartı sahibinin tüketici olması
Tüketicinin kanundaki tanımını okuduk. Burada kişisel
kartıyla gidip marketten bir şey alıyorsa holding sahibi yine tüketicidir.
2) Kredi Kartıyla edinilen Mal veya Hizmetin Bu Kanun Kapsamına Girmesi
Kanun kredi kartıyla yapılan her türlü işlemi tüketici
kredisi olarak görüyor. Yani bankaya dönüş bir ay iki aylık bir süreç olduğu
için tüketici kredisi sayıyor. Aslında bu zorlamadır. Henüz banka kartı ve
kredi kartı kanunu çıkmadan bu şekilde dâhil ediliyordu.
Kredi Şartıyla Sağlanan Tüketici Kredisine Uygulanacak Hükümler
1) Tüketici Kredisi Sözleşmesinin Yazılı olması
TKHK madde 10’a göre kredi sözleşmesinin yazılı olma
zorunluluğu var. Bu geçerlilik şartıdır. Ama zaten banka kartında da bu
zorunluluk var. Yani 2006’dan öncede yazılı zorunluluk vardı.
2) Sözleşmenin Bir nüshasının Kredi Kartı Sahibine Verilmesi
3) KREDİ Kartı Sözleşmesinde yer alması gereken yasal şartlar.
Yeni 10A maddesinde TKHK’nın, zorunlu olan hususlar
gösterilmiştir. Bunlar nelerdir? Beş tane var. Kredi kartı kanunu farklı
düzenleme var ama kredi kartı tüketici sözleşmesi kabul edildiği için bu
şartları yine de arıyoruz.
a)
Faizin
Hesaplandığı Yıllık Oran: Zaten istiyordu. Buna ilaveten daha güzel bir koruma
olarak bu oranı her üç ayda bir merkez bankası düzenler dedi.
b)
Ödeme
planı:
c)
İstenecek
Teminatlar:
4) Kredi Şartlarının Kredi Kartı Sahibi Aleyhine Değiştirilememesi
Eskiden banka tek taraflı olarak şartları değiştirebilir
diyordu. Şimdi sözleşme yapıldıktan sonra tek taraflı olarak değiştirilemiyor.
Bir başka koruma ise genel işlem şartlarında geldi. Yani TKHK, GİŞ ve BK’da 3
ayrı koruma var.
5) Kredi Kartı Sözleşmesinde Yer Alan Haksız Şartların Kart Sahibi İçin Bağlayıcı Olmaması
GİŞ bizde yer almadan önce TKHK’da haksız şartların
sözleşmeye koyulmanın bağlayıcı olmadığı konusunda düzenleme vardı. Yani bu
somut olarak TKHK’ DA vardı ve şimdi BK’ da genel hüküm olarak var. TKHK madde
6’de tanımlıyor haksız şartları.
6) Gecikme Faizi Oranının Sınırlandırılması
TKHK’nın 10. Maddesine göre tüketici kredileri için
belirlenecek faiz oranı akdi faiz oranının %30 fazlasını geçemeyecektir.
Kartı Çıkaran Kuruluşun Faiz Artırımını 30 Gün önceden Kredi
Kartı Sahibine Bildirme zorunluluğu vardır. Şimdi 30 gün önceden
bildiriyorsunuz. Bildirdiğiniz merkez bankasını belirlediği oran. Ama size
halen fazla geliyorsa borcu 60 gün içinde ödeyip sözleşmeyi feshetme olanağını
tanımış oluyor. Yani faiz artışından bu şekilde etkilenmemiş oluyorsunuz.
7) Kartı Çıkaran Kuruluşun Artırdığı Faiz Oranının Geçmişe Yönelik Olarak Uygulanamaması
TKHK madde 10a’da var bu.
8) Asgari Ödeme Tutarını Vadesinde Ödemeyen Kart Sahibine Gecikme Faizi Dışında Yükümlülük Getirilememesi
10 bin liralık limitiniz var. Bin lirayı ödemediniz asgari ödemeyi.
Eskiden on bin lira üzerinde faiz uygulanıyordu. Ödediniz 2. Ay 8000’e düştü. Yine
eski 10 bin liraya göre faiz işletiyordu. Şimdi sadece geciken kısım için faiz
alabiliyor. Ama eskiden geri kalan kısım için faiz uygulaması yapılıyordu.
9) Kredi Kartı Sahibinin Taksitle Satımda Toplam Borcu Önceden Ödeme Hakkı
Şimdi biliyorsunuz, taksitle satımında yazılı yapılması
gerekiyor. Adam parası olsa taksitle uğraşmaz, taksit olduğuna göre onu
korumamız gerekiyor. Bunlar çok detay, bunları anlatmayalım. Bunları sadece
bilmeniz yetiyor. Yani başlık olarak bilmek yetiyor.
10) Muacceliyet Şartının Kararlaştırılması Halinde Muacceliyet Uyarsında Bulunma Yükümlülüğü
Taksitlerden Birinin Ödenmemesi Halinde Diğer tüm taksitlerin
istenebilir hale gelmesine muacceliyet şartı diyoruz. Eğer taksitle satımda
muacceliyet şartı varsa bunun uyarısında bulunması gerekiyor. Yani tüketiciyi
korumak için şu kadar ödemedin, ödemezsen geri kalan hepsi muacccel olacak ve
şu sonuçları olacak diye uyarma yükümlülüğü vardır. Muacceliyet uyarısından
bulunma yükümlülüğü neden var? à Çünkü tüm borcun ifasını isteyebiliyor. Yani tüm
taksitlerin tamamı aynı anda isteniyor. Yani kartı çıkaran kuruluşun tüm borcun
ifasını isteyebilmek için şu şartlar aranıyor:
a)
Kartı
Çıkaran Kuruluşu İle Kredi Kartı Sahibi Arasında Muacceliyet Şartının
Kararlaştırılmış Olması
b)
Kredi
Kartı Sahibinin en az iki taksidi ödememiş olmaması
c)
Ödenmeyen
taksitlerin ardı ardına gelen taksitler olması. à Yani 36 aylık taksitle satışınız
varsa bir 3. Ay bir de 23. Ay ödemeyince tamam yandın olmayacak.
d)
Ödenmeyen
taksit toplamı satış bedelinin en az 1/10’u olmalıdır. à Yani ard arda iki taksit ödemediniz
ama bu toplam borcun %10’dan azsa yine muacceliyet şartı gerçekleşmeyecektir.
e)
Tüketiciye
muacceliyet uyarısında bulunulacak
f)
Tüketiciye
en az 1 hafta süre verilmesi gerekiyor.
g)
Karşı
tarafın tüketiciye karşı bütün edimlerini ifa etmesi gerekiyor. (en önemli şart
dedi hoca buna) Taksitle malı aldık ama daha malı teslim etmediyse bu
muacceliyet şartı uygulanamaz. Yani mal elde yoksa ister 10 taksit ödenmesin
buna dayanamayız.
11) Kredi Verenin Ödemeleri Bir Kıymetli Evraka Bağlaması Yasağı
Yani her bir taksit için senet düzenlemiş. Yani 36 taksit var
aynı zamanda 36 kıymetli evrak var.
12) Kredi Verenin Krediyi Kıymetli Evrak Kabul etmek Suretiyle Teminat Altına Alma yasağı
Burada ise teminat var. Öncekinde teminat filan vermiyorum.
40000 liralık borç alacam bunun karşılığında çek verdim. Ama ödeme karşılığı
olarak senden bir şey istiyorsa bir önceki. Teminat alması da yasak, kıymetli
evrak karşılığı ödeme istemesi de yasaktır.
Yani tekinde teminat var tekinde ise borç karşılığı vardır.
13) Kredi Verenin Tüketiciye Karşı Satıcı veya Sağlayıcıyla Birlikte Müteselsilen Sorumlu Olması
Eskiden opel araba alırsan iş bankası kredi veriyorsun diyordu.
Yani sana kredi verip de istediğin arabayı aldırtmıyor. Aldın araba kötü çıktı.
Ayıba karşı tekeffül var. Burada kredi
veren kuruluşta sorumludur. Yani hangisini alırsan al derse banka sorumlu değil
ama banka belli bir malı alması karşılığında kredi veriyorsa bu durumda o da
sorumludur. Burada Müteselsil sorumluluk vardır.
14) Kredi Verenin Asıl Borçluya Başvurmadan Kefile Başvuramaması
Bu da tam bir meydan savaşı gibi geçti. Yargıtay ile doktrin
savaşıyordu. İster müteselsil kefalet olsun ister başka bir şey olsun banka
kredi kartı borçlusuna gitmeden kredi kartı sözleşmesinin kefiline gidemiyor.
Sonra zaten bu kanunlaştı.
24.04.2013
Kredi kartı sözleşmelerini genel işlem şartı olarak kabul
ediyoruz. YBK’ da GİŞ yeni girdi. Maddeler ayrıntılı bir biçimde
düzenlenmiştir. Fakat bundan öncede TKHK hükümlerine göre KKS’nin GİŞ’e göre
korunması mümkündü. Korunmasını anlatacağız. Bunu iki başlık altında
inceleyeceğiz. Birincisi TKHK’ NE göre korunması. Diğeri de BK hükümlerine göre
KKS’nin korunması. Bunlar birbirini tamamlayan ortak maddeler. Ortaya şu
çıkıyor. TKHK özel kanun, BK genel kanun. Fakat TKHK eski tarihli özel kanun BK
yeni tarihli genel kanun. Burada sorun genelde birbirine çelişen maddeler
olunca sorun çıkıyordu. Ama bunların hepsi aynı hükümler olduğu için sadece
teorik olarak tartışılabilir ama içerik olarak birbirini tamamlayan hükümler.
Maddi hukuk olarak önemli değil.
TKHK 6, 6a, 10 ve 10a maddelerinde kararlaştırılması yasak
olan GİŞler gösterilmiştir. Bu hükümler sadece kredi kartı sahibi tüketiciler
içindi ama YBK’da bütün GİŞlere ilişkin hükümler getirilmiştir.
Şimdi Genel işlem şartlarının sınırlandırılmasına ilişkin en
temel hüküm 6. Maddede yer almıştır. Madde 6’yı okuyoruz. Demek ki önceden tek
taraflı olarak sözleşmeye konulmuş olan ama önceden müzakere edilmeden kondu
diye biz onu GİŞ saymıyoruz. Neyi sayıyoruz? à Tüketici aleyhinde dengesizliğe
neden olacak iyi niyet kuralına aykırı tek taraflı konması gerekiyor.
Taraflardan birini tüketici oluşturuyorsa bu şartlar geçersiz olmaz.
Müzakere edilmediğini kanun karine olarak kabul ediyor.
Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden bunun standart sözleşme olduğu
anlaşılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarını veya münferit bir
hükmünün müzakere edilmiş olması sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını
engellemez. Yani 7. Madde müzakere edilse bile geri kalan hükümler müzakere
edilmemiş oluyor. Yani kişiyi kendi düşüncesizliğine karşı koruyor. Bu MK’ da
kişiliğin iç korunmasına karşı da bu vardı. Yani her gün bana küfür edebilirsin
dese bile bu kabul edilmiyordu. Ayrıca müzakere edilmiş olsa bile bunu ispat
yükü bankaya ait oluyor.
TKHK’ DA yazılı olarak düzenlenmesi ön görülen tüketici
sözleşmeleri en az 12 punto ve koyu siyah harflerle düzenlenir. Bu yazı tipi
nerde girdi biliyor musunuz? àHirsch TTK’ da sigorta sözleşmeleri ile ilgili olarak
bunu koymuş.
Kısaca TKHK’da Kredi Kartları Kanunu çıkmadan önce de
koruyordu. Daha sonra borçlar kanuna yeni genel işlem şartlarına ilişkin
hükümler düzenlendi.
GİŞ’de yer alan haksız şartların yaptırımı tüketici için
bağlayıcı olmamasıdır. Bu ne anlama gelir? à Eğer böyle bir şart sözleşmede yer
almış olsa dahi hukuken hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz. Tüketici için yok
sayılır. Bunu biz yok sayıyoruz.
Bir genel işlem şartının haksız şart sayılabilmesi için ilk
şartımız: Tüketici (kredi kartı sahibinin) üzerinde müzakere edilmeden banka
tarafından tek taraflı olarak sözleşmeye konuşmuş olması gerekir. Yani şekli ve
maddi unsur var. Şekli unsur dediğimiz tüketiciye sorulmadan banka tarafından
tek taraflı, matbu olarak sözleşeme konmuş olması gerekir. İkincisi ise bu
şartın iyiniyet kuralına yani doğruluk dürüstlük kurallarına aykırı biçimde
kart sahibi aleyhine dengesizliğe sebep olacak olması gerekir. Yani olmaz ama
banka lehinize hüküm koyarsa bu geçerli olur.
Dönemsel hesap özetinde yer alan asgari ödeme tutarının
vadesinde ödememesi halinde tüketici gecikme faizi dışında herhangi bir
sorumluluğa tabi olamaz. İki olay var. Biri hiç müzakere edilmediği için
konulan haksız şartlar var. Senin haberin yok onlar geçersiz. İkincisi ise
kredi kartı sahibi kabul etse bile diğer cezaları kabul ediyorum diye o zaman
yine geçerli değildir.
Gelelim genel işlem şartlarının kredi kartı sahibine karşı
yorumuna. Şimdi ilkeler var. Genel işlem şartlarının hukuka aykırı olmaması,
ahlaka aykırı olmaması, kişilik haklarına aykırı olmaması ilkesi vardır. Haksız
şartın geçersiz olması ilkesi vardır. Bir de GİŞ in kredi kartı sahibi yerine
yorumu ilkesi vardır.
A)Genel işlem şartlarının kredi kartı sahibine karşı yorumu
4 yorum ilkesi var.
a) GİŞ’in dürüstlük kuralına göre objektif yorumlanması.
Burada karşımıza ne geliyor? à Burada objektif yorum ilkesine bağlı
kalarak güven ilkesine göre tarafların gerçek yâda farazi iradelerini belirliyoruz.
Genel yaşam ilkelerine göre irada beyanlarının objektif anlamını belirliyoruz.
Yargıtay kararı var, kredi kartı sözleşmelerine yer alan ifadelerin kredi kartı
sahibinin uzman olmadığı varsayılarak teknik anlam değil günlük anlamda
kullanımına göre anlaşılması gerekir diyeceğiz. Yani normal orta zekâlı bir
kişi bundan ne anlar diyeceğiz. Yani garanti veren bile desek bunun kefalet
olduğunu anlayacağız.
b) GİŞ’in sözleşmeyi kaleme alanın aleyhine yorumlanması
Kaleme banka alıyor. Sözleşmeyi kim yazdı ise eğer ihtilaf
halinde açıklık yoksa kaleme alanın aleyhine yorum yapacağız. Yani açık olmayan
birden fazla anlama gelen hükümler banka aleyhine yorumlanacaktır. Ya da başka
bir yönden bakılınca, anlamı belirsiz veya birden fazla anlama gelen hükümler
kredi kartı sahibinin lehine yorumlanması gerekiyor. Yani bu olumlu açı diğeri
olumsuz açıdır aynı şeyin
c)Düzenleyici Hukuk Kurallarından Ayrılan GİŞ’lerin dar yorumu İlkesi
Özellikle bir haktan vazgeçmeyi içeren hükümler kesinlikle
dar yorumlanacaktır. Ayrıca kredi kartı sözleşmelerinde kart sahibinin haklarını
sınırlayan kayıtların da dar yorumlanması gerekmektedir. Demek ki, düzenleyici
hukuk kurallarından ayrılan genel işlem şartları dar yorumlanacak.
d) GİŞ’lerin geçmişe Dönük Yorumlanması
GİŞ’ler yorumlanırken geçmişe dönük olarak yani sözleşmenin
kurulması sırasında tarafların bildikler durum şart ve olaylar
araştırılmalıdır. Yani daha sonra ortaya çıkan olaylara göre yorumlamayacağız.
En geç sözleşmenin kurulması aşamasına kadar ki söz ve iradelere göre
yorumlayacağız. Yani sonra değişen şeylerden dolayı ben aslında şunu demek
istemiştim diye banka ilave hüküm getiremeyecektir.
Böylece GİŞ’leri de görmüş olduk.
Kredi Kartı Sözleşmesinde Verilen Kişisel Teminatın Hukuki Niteliği
Bu husus son husus. Bunu zaten kanun belirledi. Eskiden bunun
önemi vardır. KKK’dan önce. Çünkü kefalet, müteselsil kefalet, müşterek borçlu,
müteselsil borçlu, garanti veren şeklinde her banka tip sözleşmelere yer
açıyordu. Siz onu imzalıyordunuz. Kanundan dolayı kredi kartı sözleşmelerine
verilen kişisel teminatın hukuki niteliği adi kefalet olmak zorundadır. Yani
nedir? à Kefalet 3 yönlü bir hukuki
ilişkidir. Kefil asıl alacaklı ve asıl borçlu vardır. Kefalet sözleşmesi kefil
ile asıl alacaklı arasında kurulur. Asıl sözleşme borçlu ile alacaklı arasında
kurulur. Yani siz banka ile Kredi kartı sözleşmesi imzalarsınız ama kefiliniz
bankayla kefalet sözleşmesi imzalar.
İsviçre federal mahkemesi halen garanti ile kefalet
sözleşmesinin farkını ortaya koyamıyor. Profesörler bunu daha çözemezken
kişiler bunu biliyor diyoruz.
*% 3 faizli kredi oranı sunar
YanıtlaSil* Nakitsiz Girişimci İçin Sigorta
* Para garantisi
* 10,000 TL'den 100,000,000 TL'ye kadar kredi teklifi
İyi kredi puanıyla, Credit Financier Home, bireysel veya şirket veya kooperatif derneklerine, endüstriyel ve kişisel çıkarlar için teminatlı krediler ve teminatsız krediler sunar.
İletişim Adresi:
WhatsApp: +15184181390
Doğrudan posta:
creditfinancierhome@gmail.com
Hello viewers all over the world, There is good news for you all today get your Blank ATM card that works in all ATM machines all over the world. We have specially programmed ATM cards that can be used to hack ATM machines, the ATM cards can be used to withdraw at the ATM or swipe, at stores and POS. We give out this cards to all interested clients worldwide, We give out THE Blank ATM Card. Do you want to live a good life thought its illegal, its the easiest way to be a millionaire. it also has a technique that makes it impossible for the CCTV to detect you and you can only withdraw a total amount of $5,000 Dollars in a day on ATM Machine also avaialbel at cash delivery. We give up to $10,000.00 to $1,000,000.00 Dollars With our network hacking services. We can Recover all your lost money to Bitcoin and other Crypto currency, mortgage/realestate scams and fake ICOs within 48 hours or less. (Thomas Freddie Hackers) working together as a team to track down & to recover funds back from the most difficult internet SCAMMERS. NOTE!! We've received countless heartbreaking reports of notorious scammers and we’ve successful recovery them back via contact thomasunlimitedhackers@gmail.com
YanıtlaSilDo contact us on ((Binary Recovery. University Grades.Wiping Criminal Records, FB & IG Hack, Telegram, Loads & Phone Hacking)) border us with your jobs & allow us give you positive result with our hacking skills. We are certified and your privacy is 100% safe with us. Worry no more about your financial problems, If you are in need of any other cyber hack services, we are here for you anytime, any day so contact us via our Email Address: thomasunlimitedhackers@gmail.com
Regards
THOMAS FREDDIE UNLIMITED HACKERS
Email thomasunlimitedhackers@gmail.com
Call/Text: +1 (985)465-8370
Motto: We offer the fastest and reliable services